Beyin Nasıl Yaşlanır?

Beyin neden yaşlanır? Beyin nasıl yaşlanır? Beyin yaşlanmasının belirtileri ve beyni zinde tutmanın yolları.

Yaşlandıkça beynimizde meydana gelen değişmeler çok merak edilen ve araştırılan bir konu. Bilim insanları beynin doğal yaşlanma sürecini çözmek amacıyla COBRA (cognition, brain and ageing) adı verdikleri bir çalışmaya başladılar. 63-65 yaşlarındaki 180 sağlıklı insanı en az 10 yıl izleyerek yaşlanmanın beynin üzerindeki doğal etkilerini gözlemlemeyi amaçlıyorlar.

BEYİN YAŞLANMASININ BELİRTİLERİ

Şimdiye kadar yapılan çalışmalara göre, 60 yaştan sonra hemen herkeste başta hafıza olmak üzere beyin fonksiyonlarında azalma meydana geliyor. Bu azalmalar genellikle beynin yapısındaki bazı değişikliklere bağlanmış. Örneğin yaşlandıkça beynimizin beyaz cevheri parçalanmaya başlıyor ve gri cevheri küçülüyor. Ayrıca sinir hücrelerinin birbiriyle haberleşmesini sağlayan dopamin, yaşlılıkla birlikte her yıl yüzde on azalıyor. Zamanla beyin hücrelerinde anormal proteinlerin birikmesi de Alzheimer hastalığına neden olabiliyor. Sonuç olarak beynimizde meydana gelen bütün bu değişiklikler, yaşlandıkça öğrenme ve hatırlama yeteneğimizi azaltıyor.

Araştırmacılara göre beyindeki bu ilginç değişiklikler hayatımızın doğal bir parçasıdır ve yeterince uzun yaşayan bir insan beyninde eninde sonunda bunamaya varacak kadar fiziksel hasar gerçekleşir. Zaten Allah bu gerçeği Kur’an-ı Kerim’de bize şöyle bildiriyor: “Kime uzun ömür verirsek biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı?” (Yasin Suresi, 68)

BEYNİ ZİNDE TUTMANIN YOLLARI

Araştırmacıların hemfikir olduğu diğer bir ilginç nokta ise fiziksel ve zihinsel egzersizlerin bu yaşlanma sürecini uzattığı. İşleyen demir pas tutmaz misali biz beynimizi kullandıkça, onun haraplanmasını da yavaşlatmış oluyoruz. Bir yandan bize bahşedilen beynin inanılmaz kabiliyetlerine bir yandan da zamanla onu yitirişimize baktığımızda, bu verimli çağımızı gerçekten dolu geçirmemiz gerektiğini görüyoruz.

Kaynak: Genç Dergi/Alison Abbott. The Brain’s Decline. Nature. 6 Aralık 2012.

İslam ve İhsan

BEYİN NASIL ZİNDE TUTULUR?

Beyin Nasıl Zinde Tutulur?

KUR'AN OKUMANIN BEYİN ÜZERİNDEKİ ŞAŞIRTAN ETKİSİ

Kur'an Okumanın Beyin Üzerindeki Şaşırtan Etkisi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.