Bebekleri Sallayarak Uyutmak Doğru mu?

Bebeği sallayarak uyutmak doğru mudur? Bebekleri sallayarak uyutmak ile ilgili bilinmeyenler...

Sallayarak uyutmanın çocuğu sersemleştirdiğini söyleyen Çocuk Gelişimi Uzmanı İlknur Güven: “Çocuğun sallama sırasında idrakı düşer. Bu sırada hipnoz olur gibi kendini kaybeden çocuk uykuya geçer. Zaten sallanarak uyumaya alışan çocuk bir müddet sonra aktif uykuya geçmekte zorlanır” diyor. Güven bebekleri sallayarak uyutmak ile alâkalı şu bilgileri verdi.

BEBEKLERDE 6 ÇEŞİT UYKU-UYANIKLIK HALİ VARDIR

Bebeklerin uyutulmasına yönelik yöntemler büyük ölçüde âilenin sosyokültürel yapısı ile ilişkilidir. Farklı kültürlerde ve toplumlarda bebeklerin uyutulmasına ilişkin farklı yöntemler kullanılır. Annelerin panik ve çocuğunu uyutma telâşının sebebi uyku-uyanıklık ritmi bebeklerin beyin gelişiminin mühim bir parçası olmasıdır. Yenidoğan bebeklerde altı çeşit uyku-uyanıklık hali tanımlanmıştır. Bunlar; REM uykusu (aktif uyku), nonREM uykusu (sakin uyku), mahmurluk (drowsy), uyanıklık (alert), yaygaracı (fussy) ve aktif ağlamadır.

BEYİN GELİŞİMİ “REM” UYKU İLE İLGİLİ

Yenidoğan bebeklerin uykusunun yarıdan fazlası REM uykusudur. Bebeklerin 1-4’üncü ayları arasında nonREM uyku süreleri artmakta, uyku başlangıcı REM uykudan nonREM uykuya geçmekte ve en uzun uyku devirleri gece olmaya başlamaktadır. Bununla birlikte beyin gelişimi REM uyku ile ilişkili olduğundan REM uyku miktarındaki azalma insanlarda okul evveli devirlere kadar devam eder. REM uyku bebeğin beyin gelişimi için çok mühimdir. Bu sırada endojen nöronal aktivite devam etmekte böylece dışarıdan uyarının az olduğu bu sürede beyin gelişimi desteklenmektedir. Sallayarak uyumak çocuğu sersemleştirir. Çocuğun sallama sırasında idrakı düşer. Bu sırada hipnoz olur gibi kendini kaybeden çocuk uykuya geçer. Zaten sallanarak uyumaya alışan çocuk bir müddet sonra aktif uykuya geçmekte zorlanır.

BAŞINI DEĞİL VÜCUDUNU SALLAYIN

Toplumumuzda yaygın bir uyutma biçimi bebeğin sallanarak uyutulmasının, süt çocukluğu devrindeki uyku bozukluklarında âilelere tâvsiye edilebilecek bir uyutma biçimi olabileceğini düşünmekteyiz. Ancak hızlı olmamak kaydı ile çocuğun başını değil bütün vücudunu çok hafif ritmik bir şekilde pışpışlanarak yapılmalıdır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.