Ayet ve Hadis Yazılı Kağıtlar Çöpe Atılır mı?

Üzerinde ayet ya da hadis olan kağıtlar ne yapılmalıdır? İçinde ayet ve hadis yazılı kağıtlar çöpe atılabilir mi?

Yazılanlara, husûsiyle Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîf metinlerine tâzîm ve hürmet göstermek gerekir. Ulemâ bu husustaki şer’î hükümleri şöyle hulâsa eder:

ÜZERİNDE AYET YA DA HADİS OLAN KAĞITLAR NE YAPILMALIDIR?

Yazıya ve yazılmış varaklara hürmet gerekir. Onların üstüne basmamalı, oturmamalı, tahkîr etmemelidir. Ayak altlarına ve kirli yerlere atmamalı, uygunsuz kötü yerlerde kullanmamalıdır. Dînin bu husustaki emir ve yasakları, yazıların muhtevâlarına göre derece derecedir.

Bu hususta gösterilen hürmetsizlik veya hakâretler bâzen haram ve küfre kadar gider. Çünkü esere yapılan saygısızlık, sahibine yapılmış gibidir. Bunun içindir ki İslâm ahlâkına sahip olanlar, yazılara, yazılmış şeylere saygının yanında, yazı âletleri olan kalem, mürekkep ve kâğıda da ayrı bir değer vermişlerdir.

Husûsiyle Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîf yazdıkları kamış kalemin kırıntılarını dahî muhâfaza etmişler ve bunu bir olgunluk alâmeti saymışlardır. Ez-cümle bu hususta Cenâb-ı Hakk’ın:

“Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki...” (el-Kalem,1)

“İnce deri üzerine satır satır yazılmış Kitâb’a andolsun ki.” (et-Tûr, 2-3) ifâdelerindeki sırra dikkat edilmiştir.

Allah Teâlâ burada kalemi, yazılanları, üzerine yazı yazılan nesneyi ve Kitâb’ı, kasemine mazhar kılmıştır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Osmanlı, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

AYET VE HADİS YAZILI KAĞITLAR NASIL İMHA EDİLMELİ?

Ayet ve Hadis Yazılı Kağıtlar Nasıl İmha Edilmeli?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.