Allah’ın Peygamberimize İlk Emri Nedir?

Peygamber (.s.a.s.) Efendimiz’e ilk gelen emir nedir? Allah’ın ilk emri neden “oku” olmuştur? Alak suresinde “oku” emriyle anlatılmak istenen nedir? Allah’ın ilk emri “oku...”

Allah Teâlâ’nın Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’e ilk hitabı “Oku!” emridir. Bu emrin hemen ardından mü’minlerin dikkati insanın yaratılışına çekilerek bu yöndeki araştırmalar teşvik edilmiştir. Daha sonra “Oku!” emri tekrar edilerek kalemle öğreten ve insana bilmediği şeyleri tâlim eden Rabbimizin çok kerem sahibi olduğu ifade edilmiş ve okuyup araştıran kullarına pek çok ikramlarda bulunacağına işaret edilmiştir. (Alâk, 1-5)

 Ardından inen âyetlerde kaleme ve yazdıklarına, kitaba yemin edilmiş, kitap kelimesi pek çok defa ısrarla tekrarlanmış, ilimden, âlimlerden, akletmekten, tefekkür ve tedebbürden övgüyle bahsedilmiştir.[1] Bu yüzden okuma, yazma, eğitim, öğretim, araştırma, tefekkür, akıl yürütme gibi hususlar bu dinin temel karakteri olmuştur.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Allah, kendisinden başka ilâh olmadığına şahitlik etmiştir. Melekler ve ilim sâhipleri de adâletli davranarak şahitlik etmişlerdir ki; O, mutlak gâlip, yegâne hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’tan başka ilâh yotur.” (Âl-i İmrân, 18)

Bu âyet-i kerimede hakîkî âlimler Allah ve melekleriyle birlikte zikredilmişlerdir ki bundan daha büyük bir şeref olamaz.

“De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır.” (Tâhâ, 114)

“…Eğer bilmiyorsanız bilenlere sorunuz!” (Enbiyâ, 7)

 “İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak âlimler düşünüp anlayabilir.” (Ankebût, 43)

 “Allah, içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.” (Mücâdele, 11)

Rasûlullah (.s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah -celle celâlühû- o kişiyi cennetin yollarından birine sevkeder. Melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunan her şey, hatta suyun altındaki balıklar bile âlim için Allah’a istiğfar ederler. Âlimin âbide üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, mîras olarak altın ve gümüş bırakmazlar; onlar ilmi miras bırakırlar. Kim bu mîrâsı alırsa, büyük bir nasip almış olur.” (Ebû Dâvûd, İlim, 1/3641; Tirmizî, İlim, 19/2682. Bkz. Buhârî, İlim, 10; İbn-i Mâce, Mukaddime, 17)

“Sadakanın en efdali, bir müslümanın ilim öğrenip sonra da onu Müslüman kardeşine öğretmesidir.” (İbn-i Mâce, Mukaddime, 20)

“…İlim ve hikmet ehli ile birlikte olup alçak karakterli ve günahkâr tabiatlı kimselerden uzak duranlara ne mutlu! (Ebû Nuaym, Hilye, III, 202-203)

“Yedi şey vardır ki, kul vefâtından sonra kabrindeyken de bunların ecri kendisine ulaşır: Öğrettiği ilim, akıttığı su, açtığı su kuyusu, diktiği meyve ağacı, inşâ ettiği mescit, okunmak üzere miras bıraktığı Mushaf-ı Şerif, vefatından sonra kendisine istiğfar edecek hayırlı evlâd.” (Beyhakî, Şuab, III, 248; Heysemî, I, 167)

“Mü’min, sonunda varacağı yer cennet oluncaya kadar, işittiği hiçbir ilme asla doymaz.” (Tirmizî, İlim, 19/2686)

Dipnotlar:

[1] Kalem, 1; Zuhruf, 2; Duhân, 2; Lokman, 27; Nisâ, 127; Zümer, 1; Mü’min, 2, 67; Bakara, 2, 164, 266; Âl-i İmrân, 118; En’âm, 32, 50; Rûm, 8; Yâsîn, 68; Câsiye, 13…

Kaynak: Murat Kaya, Ebedi Kurtuluş Yolu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ALLAH’IN İLK EMRİ

Allah’ın İlk Emri

İSLAM'IN İLK EMRİ NEDEN OKU?

İslam'ın İlk Emri Neden Oku?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.