Ahseni Takvim Ne Demek?

Ahsen-i takvîm: En güzel ve mükemmel şekil. İkinci olarak da "insan" anlamlarına gelir.

Biz âciz kullarını yoktan var eden, insanoğlunu bütün mahlûkat içinde zirve teşkil edecek bir sûrette “ahsen-i takvîm” üzere yaratan, ona rûhundan üfleyerek ulvîliklere yükselme istîdâdı bahşeden, gönderdiği hidâyet rehberi kitap ve peygamberlerle bizleri hakka ve hayra istikâmetlendiren Allah Teâlâʼya, sonsuz hamd ü senâlar olsun!

*****

Cenâb-ı Hak biz kullarını, meccânen (hiçbir bedel ödemediğimiz hâlde) “ahsen-i takvîm”, yani en güzel kıvamda ve İslâm fıtratı üzere yarattı. Fakat bizleri imtihan etmek için; “takvâ”ya da “fücûr”a da, yani hayra da şerre de, sevâba da günaha da meyledebilecek vasıfta bir “nefs” ile donattı.

*****

Dünya ve âhiret saâdetini kazanma gayreti içinde olan her insan, gönlünü Kur’ân’ın feyz ve rûhâniyeti ile doldurmaya mecburdur. Çünkü gönül, Kur’ân ile yoğrulduğu nisbette «ahsen-i takvîm»e, yani en güzel yaratılış sırrına nâil olur. Kur’ân’ın sonsuz hikmetlerinden, ancak canlı bir Kur’ân olarak yaşarsa nasip almaya başlar. İnsan, bu sâyede fıtratındaki menfîlikleri köreltir. Rabbinin lutfettiği meziyetleri inkişâf ettirerek fazîletler ve güzellikler menbaı hâline gelir.

*****

Ashâb-ı kirâm, nasıl bir lezzet aldılar ki, her şeylerinden vazgeçtiler. “Canım, malım Sana fedâ olsun Yâ Rasûlâllah. Sen yeter ki emret. Yeter ki Sen’in gönlünde yerimiz olsun.” dediler. İşte Ashâb-ı kirâm, birer “ahsen-i takvîm” insanı idiler.

*****

Kendi mertebesini bilmeli! Allâh’ın lutfettiği sayısız nîmetlerden, bilhassa “ahsen-i takvîm” sırrından haberdar olmalı! Gelip geçici ve bir türlü tatmin edilemeyen zevklere esir düşmemeli! Neşeyi nefsânî arzularda ve fanî sevgililerde aramamalı! Her şeyi kendinde, kendi gönlünde aramalı!

KUR'AN'I KERİM'DEN AHSENİ TAKVİM KELİMESİNE ÖRNEK

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ

Türkçe Okunuşu: Lekad halaknâl insâne fî ahseni takvîm(takvîmin).

Anlamı: “Biz, insanı ahsen-i takvim üzere yarattık.” (et-Tîn,4)

İslam ve İhsan

AHSEN-İ TAKVÎM SIRRI

Ahsen-i Takvîm Sırrı

AHSEN-İ TAKVÎM NEDİR? 'AHSEN-İ TAKVÎM'İ NASIL ANLAMALIYIZ?

Ahsen-i Takvîm Nedir? 'ahsen-i Takvîm'i Nasıl Anlamalıyız?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.