Ahiret Gününe İman İle İlgili Ayet ve Hadisler

Ahiret ne demektir? Ahirete iman nedir? Ahirete iman neden gereklidir? Ahirete iman niçin önemlidir? Ahirete iman etmenin faydaları nelerdir? Ahiret hayatı var mıdır, varsa delili nedir? Ahiret hayatı nasıldır, nasıl olacak? Ahiret gününe iman ile ayet ve hadisler.

Ahiret, sözlükte “son, son gün ve sonra olan” anlamlarına gelir. İslâm’da, “öbür alem, öbür dünya” anlamını ifade eder. Buna göre dünya, canlıların yaşadığı “önceki alem”, ahiret ise “sonraki alem”dir. Bir terim olarak ahiret, İsrâfil’in (a.s) Allah’ın emriyle sûra ilk defa üfürmesiyle başlayacak ve sonsuza kadar sürecek olan hayatı ifade eder.

Allah Teâlâ, içinde yaşadığımız bu dünyayı ve üzerindeki varlıkları geçici bir süre için yaratmıştır. Bir gün dünya ve ondaki canlı veya cansız tüm varlıklar yok olacaktır. Dağlar, taşlar, yerler, gökler parçalanacak, Allah’tan başka tüm alem son bulacaktır.[1] İşte bu olayların meydana gelmesiyle başlayıp, sürecek olan o güne, Kur’an-ı Kerim’de “el-yevmü’l-âhir (son gün)”, “yevmü’l-ba’s (diriliş günü)”, “yevmü’l-kıyâme (kıyâmet günü)”, “yevmü’d-dîn (ceza ve mükâfat günü)”, “yevmü’l-hisâb (hesap günü)”, “yevmü’t-telâk (kavuşma günü)”, “yevmü’l-hasre (hasret ve pişmanlık günü)” gibi isimler verilmiştir.

Kıyamet gününden sonra, insanlar yeniden hayat bularak kabirlerinden kaldırılacak ve mahşer meydanında, yüce Allah’ın huzurunda dünyada yaptıklarının hesabını vermek üzere toplanacaklardır.[2] Hesapların görülmesinden sonra, bir kısım insanlar dünyadaki güzel amelleri ve Yüce Allah’ın merhameti sonucu cennete, kötü amel işlemiş olan ve Cenâb-ı Hakk’ın merhametine layık olmayanlar ise, cehenneme gideceklerdir.

KIYAMET NASIL KOPACAK?

Kıyamet, İsrafil’in (a.s) sûr denilen ve niteliği Allah katında bilinen bir şeye üflemesiyle kopacaktır. Sûra ikinci defa üflenince de, ruhlar cesetlerine dönerek diriliş meydana gelir. Yüce Allah şöyle buyurur: “Sûra üflenince Allah’ın diledikleri dışında göklerde olanlar ve yerde bulunanlar baygın düşer. Sonra sûra bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar.” [3]

AHİRETE İMAN NEDEN GEREKLİDİR?

Ahiret inancı, iman esaslarından olup, genellikle Kur’an-ı Kerim’de Allah’a imanla yan yana zikredilmiştir. Ahiret inancı olmayan kimse dinin sınırları dışına çıkar. Bu şekilde inanç bozukluğu olan kimselerle ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyurulur: “..Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse o tam olarak sapıtmıştır.” [4]

Kur’an-ı Kerîm’in pek çok âyetinde dünya hayatının geçici, ahiretin ise kalıcı olduğuna, insanların bu geçici hayatın zevk ve aldatmacalarına kapılmaması gerektiğine vurgu yapılır. Bununla birlikte ahiret, dünya hayatında kazanılacağı için, dünyanın da ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çekilir. Âyetlerde şöyle buyurulur: “..Şüphesiz bu dünya hayatı geçici bir eğlencedir. Ahiret ise gerçekten kalınacak bir yurttur.” [5] “Ahiret hayatı daha hayırlı ve daha sürekli olduğu halde, siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz.” [6] “Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu iste, fakat dünyadan da nasibini unutma.” [7]

ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLME

Kur’an’da öldükten sonra dirilmeye dair pek çok âyet vardır. “Yaratılışı başlatan, sonra da, onu yenileyen O’dur. Bu, O’nun için çok kolaydır..” [8] “De ki: Onları ilk defa yaratan diriltecektir. Çünkü O, her türlü yaratmayı bilir.” [9] “Elbette gökleri ve yeri yaratmak insanları (öldükten sonra) yaratmaktan daha büyüktür. Fakat insanların çoğu bilmezler.” [10]

Dünya hayatında insanlar farklı anlayış, yaşayış ve amellerin sahibi olabilmektedir. Kimisi alim, kimisi cahil, kimisi adaletli, kimisi zulmedici, kimisi yoksul, kimisi zengindir, kimisi iyilik yapar, kimisi kötülük. Eğer öldükten sonra dirilme olmasaydı, güzel amel işleyenler bunun karşılığını, kötülük yapanlar da bunun cezasını görmemiş olurlardı. Bu ise Yüce Allah’ın adaletine aykırıdır. Bu yüzden Yüce Allah yeniden dirilmeyi ve dünyada işlenen amellerin karşılığını vermeyi takdir etmiştir.

AHİRET HAYATI NASILDIR?

Kur’an-ı Kerim’de ahiret hayatı şöyle anlatılır: “Sura birinci defa üflendiği, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine tek çarpışla çarpılıp darmadağın edildiği zaman, işte o gün olan olmuştur. Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutmuştur. Melekler onun çevresindedirler. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz melek yüklenir. O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz. Kitabı sağından verilen: Alın, kitabımı okuyun; doğrusu ben hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum, der. Artık o, meyveleri sarkmış yüce bir cennette hoşnut kalacağı bir hayat içindedir. (Onlara denir ki), geçmiş günlerde işlediklerinize karşılık, âfiyetle yeyin, için. Kitabı sol tarafından verilene gelince o: Keşke der, bana kitabım verilmeseydi de, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke ölümle yok olup gitseydim! Malım bana bir yarar sağlamadı. Gücüm tükenip gitti! Allah, cehennemin muhafızlarına emreder: “Yakalayın onu, ellerini boynuna bağlayın, sonra onu alevli ateşe atın.”[11] Âyetlerin devamında kitabın soldan verilmesine sebep olan iki hususa yer verilir. a) Allah’a iman etmemek, b) Yoksulu doyurmaya teşvik etmemek.[12]

Yukarıdaki âyetlerde, inanan-inanmayan herkesin ahiretteki durumu veciz bir şekilde ortaya konulmaktadır. Mü’min için müjde, münkir için korkularla dolu olan ahiret hayatına inanmak, insanın dünya hayatını düzene sokan en büyük etkendir. Kalbinde Allah sevgisi ve ahiret inancı olan kimse, her işinin yazıcı meleklerce tespit edildiğini de bilir. Bu inanç onun kötülük işlemesine engel olur.

Ahiret; kabir hayatı, haşr, sırat köprüsü, mîzan, kevser havzı, şefaat, cennet, cehennem ve A’râf gibi olayları da içine alır.

Dipnotlar:

[1] bk. Kâria, 101/4-5; Rahmân, 55/27 [2] bk. Hicr, 15/25; Âl-i İmrân, 3/19; Hâkka, 69/19,37. [3] Zümer, 39/68. [4] Nisâ, 4/136. [5] Mü’min, 40/39. [6] A’lâ, 87/16, 17. [7]
Kasas, 28/77. [8] Rûm, 30/27. [9] Yâsîn, 36/79. [10] Mü’min, 40/57; Nâziât, 79/27 [11]
Hâkka, 69/13-31. [12] Hâkka, 69/33, 34. 

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

AHİRETE İMAN NEDİR?

Ahirete İman Nedir?

AHİRETE İMANIN FAYDALARI

Ahirete İmanın Faydaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.