Abdullah Dehlevî -rahmetullâhi aleyh- Hazretleri’nden Hikmetli Sözler ve Tavsiyeler

Abdullah Dehlevî -rahmetullâhi aleyh- Hazretleri’nden hikmetli sözler ve tavsiyeler...

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Din, nasihattir.” (Müslim, Îmân, 95)

Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa muhteşem ikrâmı, ebedî ve mükemmel mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerim; baştan sona hikmettir, öğüttür, nasihattir, ibret dolu kıssa ve bin bir hissedir.

Başta sahâbî efendilerimiz olmak üzere, bütün Hak dostları Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in zamana yayılmış zirve mâhiyette, müstesnâ talebeleridir.

ABDULLAH DEHLEVÎ HAZRETLERİ’NDEN HİKMETLİ SÖZLER VE TAVSİYELER

  • Dünya hayatı bir gündür, o günde de oruç tutmamız lâzımdır. (Yani nefsimizi günahlardan alıkoymamız îcâb eder.)

(Raûf Ahmed, Dürrü’l-Meârif, s. 143)

EYVAH!

Abdullah Dehlevî Hazretleri’nin meclisinde lüzumsuz sözler sarf edilmezdi. Birisi gıybet etse ona mânî olur ve;

“–O söylediğin söze ben daha lâyıkım!” derdi.

Oruçlu olduğu bir gün, yanında gıybet ettiler. Hazret;

“–Eyvah, orucumuz bozuldu!” buyurdu.

Bir talebesi;

“–Efendim, siz gıybet etmediniz ki!” dediğinde ise;

“–Evet, biz gıybet etmedik, ama dinledik. Gıybette, söyleyen de dinleyen de aynıdır. (Oradan bize in‘ikâs oldu.)” buyurdu. (Abdülganî bin Ebî Saîd, Hüvelganî Risâlesi, s. 152)

BEN KİMİM Kİ!

Abdullah Dehlevî -rahmetullâhi aleyh- çok yüksek makamlara sahip olmasına rağmen dâimâ tevâzu ve hiçlik hâlinde yaşardı. Bir gün karşıdan gelen bir köpeğe bakarak şöyle dedi:

“–Yâ Rabbî! Şu mahlûkun hürmetine bana merhamet eyle! Ben kimim ki her taraftan insanlar, Cenâb-ı Hakk’a kavuşmak için akın akın geliyor, bizi vesile ediniyorlar. Hâlbuki ben, o gelenlerin hatırı için Rabbimden istiyorum!” (Abdülganî bin Ebî Saîd, Hüvelganî Risâlesi, s. 150)

  • Dâimâ istiğfâr üzere, hep suçlu ve mahcup, sürekli kırık kalpli olmak, bu işin hiç şaşmayan, en doğru ifadesidir. (Abdullah Dehlevî, Mekâtîb-i Şerîfe, s. 65, no: 65)

HANGİ YÜZLE?

–Yazıklar olsun, binlerle yazıklar olsun!

Cihan bağına gül toplamak için geldik, ama diken hamallığı yapıyoruz.

–Eyvahlar, binlerce eyvahlar olsun ki, bize Kur’ân-ı Kerim ve Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz gibi iki muazzam nimet lutfedildiği hâlde onlara da lâyıkıyla şükredemedik. Hâlbuki şükre şâyan en büyük nimetler bunlardı.

Allah korusun! Şaşkın vaziyetteyiz! Zira yarın kıyâmette hangi yüzle Allah ve Rasûlü’nün huzûrunda kabul göreceğiz?

Amel-i sâlihlere sarılalım! Seher vakti kalkıp, gözlerden hasret yaşları akıtalım. (Abdullah Dehlevî, Mekâtîb-i Şerîfe, s. 158, no: 91)

HİZMETİN TERAKKÎSİ

  • İnsanı, aşağı mertebelerden en yüksek makamlara ulaştıran, hizmettir.
  • İnsanı toprak derekesinden göklerin yüksek derecelerine çıkaran da edeptir. (Raûf Ahmed, Dürrü’l-Meârif, s. 124-125)
  • Mürîdin riyâzatla olan terakkîsi, hizmet sebebiyle olan terakkîsinin yüzde biri bile olamaz. Bu kadar senelik iş, hizmetle bir anda müyesser olur.

Hizmet, mü’mini ilâhî lütuflara nâil eyler. (Raûf Ahmed, Dürrü’l-Meârif, s. 68)

MUHABBET-İ RASÛLULLAH

Abdullah Dehlevî -rahmetullâhi aleyh-, gönlü Peygamber aşkıyla dolu bir Allah dostu idi. Yanında ne zaman Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ism-i şerifleri anılsa, hürmet ve muhabbet duygularıyla coşar, kendinden geçecek gibi olurdu. Şöyle buyururdu:

“Biz muhabbet şerbetini içenlerdeniz. Bizim muhabbetimizin artmasına sebep olan, kalplerimize çeşit çeşit lezzetler bahşeden hadîs-i şerifler ve salevât-ı şerîfelerdir.”

(Raûf Ahmed, Dürrü’l-Meârif, s. 94)

  • Sübhânallah! Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in hadîs-i şeriflerini okuyunca, şaşılacak feyizler ve bereketler zuhûr ediyor.
  • Bir defasında cehennem korkusu beni kapladı. Çok mahzun oldum. Bir de baktım ki rüyamda Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz teşrîf ettiler ve;

«–Cehennem ateşinden korkma! Her kimin bize muhabbeti varsa, o cehenneme düşmeyecek!» buyurdular. (Raûf Ahmed, Dürrü’l-Meârif, s. 152)

Elbette bu muhabbet tam bir ittibâ ile olursa fayda verir.

  • Muhabbet yolunun nice koşan yolcuları vardır ki dostun muhabbetiyle alevlenip tutuşarak can vermişlerdir. İki cihandan ellerini çekmişler, Mahbûb’un müşâhedesine dalmışlardır.

Allâh’ım! Beni Sen’in muhabbetinle dirilt! Muhabbetinle rûhumu al! Muhabbetinle beni haşreyle! (Abdullah Dehlevî, Makāmât-ı Mazhariyye, s. 22)

  • Tasavvuf;

Allah Teâlâ ile olmak,

Güzel ahlâk ile ahlâklanmak ve şerîate uymaktır.

Allah Teâlâ’dan uzaklaştıran her şeyi kalpten çıkarıp, bütün uzuvların Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e uymakla ziynetlenmesidir.
(Abdullah Dehlevî, Mekâtîb-i Şerîfe, s. 105, no: 85)

  • Asr-ı saâdete uygun olmayan bir şeyin kıymeti yoktur. Hangi yol ve hangi amel olursa olsun, eğer Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ashâbının yoluna benzemiyorsa, tehlikelidir. (Abdullah Dehlevî, Mekâtîb-i Şerîfe, s. 225, no: 111)

ÖLÇÜLER

  • Ehlullah, hangi işi yaparlarsa yapsınlar, ezanı işittiklerinde hemen onu bırakıp namaza koşarlar. (Raûf Ahmed, Dürrü’l-Meârif, s. 36)
  • Benlik; ilâhlık taslamak demektir. Benliğin kökünü kazımadıkça Allâh’a vâsıl olamazsın! (Raûf Ahmed, Dürrü’l-Meârif, s. 44)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdetten Günümüze HİDÂYET REHBERLERİ, Yüzakı Yayıncılık

İslam ve İhsan

MİRZÂ MAZHAR CÂN-I CÂNÂN -RAHMETULLÂHİ ALEYH- HAZRETLERİ’NDEN HİKMETLİ SÖZLER VE TAVSİYELER

Mirzâ Mazhar Cân-ı Cânân -rahmetullâhi aleyh- Hazretleri’nden Hikmetli Sözler ve Tavsiyeler

ABDULLAH DEHLEVİ HAZRETLERİ KİMDİR?

Abdullah Dehlevi Hazretleri Kimdir?

ALTIN SİLSİLE

Altın Silsile

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.