90 Bin Camide Okunan Cuma Hutbesinde İman Vurgusu Yapıldı

Her hafta Diyanet İşleri Başkanlığı hutbe komisyonu tarafından hazırlanan cuma hutbesinde bu hafta iman vurgusu yapıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, dünya ve ahiret mutluluğunun hakkıyla Rabb'ine itaat eden, içtenlikle iman esaslarına sarılan, ihlasla ibadetlere devam eden ve güzel ahlaktan taviz vermeyen müminlerin olacağını söyledi.

Erbaş, Diyarbakır'da merkez Sur ilçesindeki tarihi Ulu Cami'de irat ettiği "İnsan İmanla Yücelir" konulu hutbede yüce Allah'ın sayamayacakları kadar bol ve güzel nimetlerinin bulunduğunu ancak bu nimetlerden daha değerli ve önemlisinin iman olduğunu söyledi.

İmanla insanın yüceldiğini, kalplerin huzur bulduğunu, vicdanların berraklaştığını, akılların durulduğunu, kabirlerin aydınlandığını, mahşeri feraha erdiğini, sırattan geçildiğini, cennete girildiğini kaydeden Erbaş, "İmandır, o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür. Aziz müminler, iman, Peygamber Efendimizin Allah Teala'dan getirdiği her şeyin doğru olduğunu dil ile ikrar, kalp ile tasdik etmektir." diye konuştu.

İslam ile şereflenmenin ilk şartının Allah'a iman olduğuna dikkati çeken Erbaş, şöyle devam etti:

"Mümin, Rabb'inin bir tek olduğuna, her şeyi yoktan var ettiğine, yaşattığına ve yönettiğine canı gönülden inanır. Yalnızca Allah'a ibadet eder ve yalnızca ondan yardım diler. Allah'a samimiyetle bağlanan mümin, doğumundan ölümüne kadar yanı başında bulunan, kendisini koruyan, bağışlanması için dua eden meleklerin varlığıyla huzur bulur. Mümin, ruhuna ve bedenine şifa, gönlüne ve zihnine sükunet, sözüne ve hayatına anlam katan Kur'an-ı Kerim'e sımsıkı sarılır. Yüce Kitabımızı en güzel bir şekilde yaşayan Peygamberimizin sünnetine tabi olur. Zira o bilir ki sözün en güzeli Allah'ın Kitabı, rehberliğin en güzeli ise Peygamberimizin rehberliğidir. Mümin, ahirete de iman eder. Dünyanın geçici, ahiretin ise asıl yurdu olduğunu bilir. Dünyada iken yapıp ettiklerinin hesabını ahirette vereceği bilinciyle bir ömür sürer.

Nihayetinde mümin, kadere ve kazaya, hayır ve şerrin ancak Allah'ın yaratmasıyla meydana geldiğine inanır. Bununla birlikte o, iradesini, aklını ve vicdanını kullanır. En iyiye, en doğruya ve en güzele ulaşmak için var gücüyle gayret eder. Zira kula düşen çalışıp çaba göstermektir, takdir, elbette Cenabıhakk'a aittir."

İmanın gönüllerde kök salmasının, esaslarını hayata yansıtmaktan geçtiğini dile getiren Erbaş, "İnandığımız değerleri yaşamaya ve yaşatmaya gayret edelim. Tüm canlıların elimizden ve dilimizden güvende olmasına özen gösterelim. Kul ve kamu hakkını, yetimin malını koruyup gözetelim. Etrafımıza sevgi ve muhabbet dağıtalım. İyilik yaptığımızda sevinip hamdedelim, kötülük yaptığımızda ise üzülüp tövbe edelim. Unutmayalım ki dünya ve ahiret mutluluğu, hakkıyla Rabb'ine itaat eden, içtenlikle iman esaslarına sarılan, ihlasla ibadetlere devam eden ve güzel ahlaktan taviz vermeyen müminlerin olacaktır." ifadelerini kullandı.

Erbaş, hutbenin ardından dua etti ve cuma namazını kıldırdı.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.