845 Yıllık Mardin Ulu Cami’nin Duvarında Yazılı Olan Kitabe

Mardin’deki 845 yıllık Ulu Cami, duvarına işlenen ve kentte vergilerin kaldırıldığını bildiren kararların yazılı olduğu “Vergi Muafiyet Kitabesi”yle dikkati çekiyor.

Türk beyi Artuklu Emiri Kutbettin İl Gazi tarafından 1176 yılında Mardin’de inşa edilen Ulu Cami’nin inşasından 10 yıl sonra Artuklu Emiri’nin oğlu Melik Hüsameddin Yavlak Aslan tarafından yazdırılan “Vergi Muafiyet Kitabesi” en önemli özelliklerinden biri.

TÜRK-İSLAM DÖNEMİNİN EN ESKİ ÖRNEKLERDEN

Caminin doğu kapısı duvarına yazılan “Vergi Muafiyet Kitabesi”, Türk İslam döneminin en eski vergi muafiyet kitabelerinden biri.

Şehirdeki ekonomiyi canlandırmak, özellikle İpekyolu tüccarlarını şehre çekmek için birçok vergiyi kaldırarak kenti cazibe merkezi haline getiren kararların yazılı olduğu kitabe, ziyaretçilerden de ilgi görüyor.

Mardin’de hüküm süren devletler arasında şehrin mimari dokusunun oluşumunda Artuklu Beyliği’nin önemli bir yeri var.

Ulu Cami beyliğin önemli eserlerinden biri ve kitabenin de ayrı bir yeri bulunuyor. Kitabe, Artuklu Emiri Kutbettin İl Gazi’nin oğlu Melik Hüsameddin Yavlak Arslan tarafından 1186 yılında yazdırıldı.

KİTABE NEDEN YAZILDI?

Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Murat Çağlayan, kitabenin yazılma amacının önemine değinerek, şunları kaydetti:

“Melik, İpekyolu üzerinde bulunan şehrin bu ticaretten daha fazla faydalanması için çok siyasi bir karar veriyor. Şehirdeki hemen hemen bütün vergileri iptal ediyor. Bunu da kitabeye yazıyor. Kitabede birçok kesimden gayri resmi olarak alınan vergilerin hepsini kaldırılıyor. Bunu gerçekleştirdikten sonra da gerçekten kentte bayındırlık faaliyetleri artmış. Hanlar, hamamlar, medreseler, kiliseler ve benzeri mimarı yapıların inşası ile beraber şehirde huzur ve refah ortamı yaşanıyor, ticaret de canlanıyor.”

KİTABELERİN TÜRKÇE ÇEVİRİLERİNİN OLMASI TALEBİ

Kitabeye yönelik akademik çalışmalar ve çevirilerin yapıldığını anlatan Çağlayan, caminin doğudaki ana giriş kapısında bulunan kitabenin Türkçe çevrilerinin de olması gerektiğini söyledi.

Türkçe çevirinin akademik kaynaklarda bulunduğunu ifade eden Çağlayan, “Gelen ziyaretçilerin anlaması açısından anıtın üzerinde Türkçe çevirilerin yer almasını ümit ediyoruz. Yakın bir zamanda Valilik ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bu konularda bir çalışma yapacak. Şimdiden kendilerine teşekkür ediyoruz.” dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.