3 Yetimi Varken 300 Yetime Daha ‘anne’ Oldu

Suriye’deki iç savaşta eşini kaybeden ve 3 çocuğuyla Türkiye’ye sığınan Macide Ramadan, gönüllü olarak çalıştığı yetimhânede 300 çocuğa “anne” oldu.

Altınözü ilçesindeki Boynuyoğun Geçici Barınma Merkezi’ndeki bir konteynerde 2’si kız 3 evladıyla yaşayan 35 yaşındaki Macide Ramadan, buradaki yetimhanede gönüllü olarak çalışmaya başladı.

Haftanın 6 günü geldiği yetimhanede, 2-15 yaş aralığında 300 çocuğa gönüllü bakıcılık yapan Ramadan, baktığı yetimleri gösterdiği şefkatle evlatlarından ayırt etmiyor. Onlara hem Türkçe hem de Kur’an-ı Kerim öğreten Ramadan, çocukların kişisel bakımlarıyla da ilgilenip eğlencelerine ortak oluyor.

Çocukların sevgisini kazanan Ramadan, Suriye’nin Cisr-i Şuğur kentinde yaşadığını ve 6 yıl önce saldırılarda eşini kaybettiğini söyledi. Aynı saldırıda kendisi ve oğlunun da yaralandığı dile getiren Ramadan, Türkiye’ye tedavi için geldiğini ve evlatlarının geleceği için ülkesine geri dönmediğini aktardı.

“300 ÇOCUĞUM DAHA OLDU”

Suriye’de öğretmenlik yaptığını, Türkiye’ye gelince de bu yıl açılan yetimhanede görev almaya başladığını ifade eden Ramadan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Burada gönüllü çalışıyorum. Buradaki çocukların çoğu annesi veya babasını ya da her ikisini de kaybetmiş. Bu çocuklar kamptaki yakınlarının yanında kalıyor. Elimden ne gelirse bu çocuklara yardım etmek istiyorum. Benim de yetim çocuklarım var, onların neler yaşadığını hissedebiliyorum. Türkiye’ye geldiğimde 3 yetim çocuğum vardı Allah bize yetimhanede çalışmayı nasip etti ve burada 300 çocuğum daha oldu. Onların iyiliklerini ve sağlıklarını istiyorum. Çocukları çok seviyorum. Bu çocukların merhamete ihtiyacı var çünkü anneleri, babaları yok. Allah onları korusun.”

Ramadan’ın 12 yaşındaki kızı Sena Zemir de kendi gibi aynı kaderi paylaşan arkadaşlarıyla yetimhanede güzel vakit geçirdiklerine işaret etti.

“MACİDE ANNE”

Yetimlerden 10 yaşındaki İlav Hassun da “Macide anne” diye bildikleri Ramadan’ı çok sevdiğini ve zamanlarının onunla çok eğlenceli geçtiğini kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.