250 Yıllık Evlerini Hayır İçin Bağışladılar

Kilisli hayırsever kardeşler, Çanakkale ve Yemen'de şehit olan amcaları ile gazi dedelerinin doğup büyüdüğü birbirine bitişik 250 yıllık iki evi, Türk Kızılayına bağışladı.

Ahmet Necip ve Mahmut Ekrem Alakel kardeşler, Şıh Abdullah Mahallesi'nde kendilerinin de doğup büyüdüğü, Çanakkale gazisi dedeleri ile onun Yemen ve Çanakkale'de şehit düşen 4 kardeşinin hatıralarıyla dolu evlerini Türk Kızılayına verdi.

Gazi torunu Ahmet Necip Alakel, evlerinin kendileri için manevi önem taşıdığını söyledi.

Türk Kızılayının yaptığı faaliyetleri gördükten sonra evlerini bağışlama kararı aldıklarını anlatan Alakel, "Türk Kızılayının çok güzel işler yaptığını görüyoruz. Her nerede bir ihtiyaç sahibi varsa onlara ulaşıyorlar. Bunları gördüğümüz için bağışımızı Türk Kızılayına yapma kararı aldık." dedi.

Mahmut Ekrem Alakel, "Türk Kızılayının faaliyetlerini bildiğimiz için şehit amcalarım ve gazi dedemin hayırları devam etsin diye bu evleri bağışladık. Ahde vefamızı yaşadığımız sürece sürdüreceğiz, çünkü onlar bu vatanı düşmandan kurtardı. Bu evin 250 seneden beri bize atalarımızdan intikal ettiğini biliyoruz. Dedemin dedesinin bu evde yaşadığını biliyorum. Dedemin babasının 5 erkek çocuğu var. 4'ü şehit, biri de gazi olmuş. Onların hepsi bu evden yetişti. Biz de bu evde doğduk, bizim için çok büyük manevi değeri var."

"İYİLİK MERKEZİ" OLACAK

Türk Kızılayı Kilis Şube Başkanı Mehmet Faruk Erdinç de bu tür bağışlar sayesinde Türk Kızılayının faaliyetlerini sürdürebildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Kilisimizin maruf insanlarından bu iki amcamız, Kilis Türk Kızılayı şubesinin faaliyetlerini yakından takip ettiklerini ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın inisiyatifindeki bir kurum olması nedeniyle evlerini bağışlamak istediklerini söyledi. Biz de yapılacak iyilikler adına buna çok sevindik. Bağışlamış olduklarını evler, kendilerine hayır olarak geri dönecektir. Bu evleri ilk yardım merkezi ve iyilik mağazası olarak kullanmayı düşünüyoruz."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.