09 Mayıs 2025 - Cuma Hutbesi PDF ve WORD İndir

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan 09 Mayıs 2025 tarihli ve "Vakıf: Yaratan'a Hürmet, Yaratılana Merhamet" konulu Cuma hutbesini PDF ve WORD olarak indirebilirsiniz.

09 Mayıs 2025 tarihli ve "Vakıf: Yaratan'a Hürmet, Yaratılana Merhamet" konulu Cuma hutbesi yayınlandı.

VAKIF: YARATAN’A HÜRMET, YARATILANA MERHAMET

Muhterem Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ve sahâbe-i kirâm Medine’ye hicret ettikten bir süre sonra şehirde su sıkıntısı baş gösterdi. Bu sıkıntıya çare olacak Rûme kuyusu ise bir damla suyu bile başkasına parayla satan bir Yahudi’nin elindeydi. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s),

“Kim bu kuyuyu satın alıp Müslümanların istifadesine sunarsa ona cennette bundan daha hayırlısı verilecektir.” buyurdu. 

Bu müjdeyi işiten Hz. Osman bu kuyuyu satın alarak ihtiyacı olan herkesin kullanımına vakfetti.[1]

Aziz Müminler!

Vakıf; yardımlaşma ve dayanışmanın, kurumsallaşmış halidir.Vakıf;

خَيْرُ النَّاسِ اَنْفَعُهُمْ لِلنَّاسِ

“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”[2] nebevi şiarıyla sahip olduğumuz imkânları, bütün mahlûkatın istifadesine sunmaktır. Gözümüzün beğendiğini, kalbimizin sevdiğini, elimizin kıyamadığını hiçbir karşılık beklemeden Allah yoluna adamaktır. Vakıf; Cenâb-ı Hakk’ın bizlere emanet olarak verdiği malı, ebedî kılmak, ahiret azığına dönüştürmektir.       

   لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ

Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe erişemezsiniz…”[3]

ilahi fermanına icabet ederek fazla olandan değil, en değerli olandan infak etmektir. Yetime neşe, muhtaçlara yuva, mazlumlara umut, hastalara teselli olmaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

İslam medeniyeti aynı zamanda bir vakıf medeniyetidir. Müslüman da bu medeniyeti yaşatan insandır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, “Kişinin kendi malı, ölümünden önce hayır yoluna har­cayıp vakfettiği malıdır. Mirasçısına kalan malı ise kişinin hayra sarf etmeyip ölünce geride bıraktığı malıdır.”[4] buyurmuşlardır.

Bu hadis-i şerifi kendisine şiar edinen ecdadımız; inşa ettiği camiler, medreseler, hastaneler, aşevleri, kütüphaneler, kervansaraylar, köprüler ve çeşmeler ile iyiliğin öncüsü olmuştur. Hayırla yâd edilecek nice eserler bırakmıştır.

Cenâb-ı Hakk’ın, Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır…”[5] müjdesine nail olmak için aziz milletimiz, yeri geldiğinde din, vatan ve mukaddesat uğrunda seve seve canını vermiş, yeri geldiğinde ise bütün malını Allah rızası için infak etmekten geri durmamıştır.

Değerli Müminler!

Bütün hayır yerleri ve eserleri, bağışlayanların emanetleridir. Allah’a adanmış, insanlığın hizmetine sunulmuş mekânlardır. Dolayısıyla bu eserleri ve gelirlerini amaçları dışında kullanmak, onların zayi olmasına sebep olmak ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Onları kapatmak ise sadece bağışlayan kişinin değil; o bağıştan istifade eden tüm insanların hakkına ihanettir. “Vakıf gelirini haksız olarak yiyenler, dünya ve ahirette mutluluk yüzü görmesinler. Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin ve bütün Müslümanların laneti vakfiyeyi değiştirenlerin üzerine olsun.” cümleleri bütün vakfiyelerde yer alan genel bir ifadedir.

Vakıflar, Yaratan’a hürmet, yaratılanlara şefkat ve merhamet niyetiyle kurulur. Bugün, ne yazık ki bazı vakıf ve dernek görünümlü yapılar, yardım ve hizmet görüntüsü altında milletimizin en kıymetli hazinelerine; inancımıza, ahlaki değerlerimize, aile yapımıza ve gençlerimize zarar veren yıkıcı faaliyetlerde bulunabilmektedirler. Özellikle eğitim, kültür ve sanat adı altında yapılan kimi çalışmalarla gerçek hayatta ve dijital mecralarda genç dimağları zehirleyebilmektedirler. Oysaki yüce dinimiz İslam’a göre, hangi ad ve amaçla olursa olsun, Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan faaliyetler yürütülemez. İnancımıza, tarihimize ve değerlerimize aykırı, barış ve huzurumuza, birlik ve beraberliğimize kasteden etkinlikler gerçekleştirilemez. Fıtratı bozan, yuvaları yıkan, aile kurumunu temelinden sarsan; insanın mal, can, şeref ve haysiyetine zarar veren çalışmalarda bulunulamaz. Kötülüklerin, hayâsızlığın, batıl ideolojilerin ve sapkın fikirlerin gençlerimiz arasında yayılmasına sebebiyet verilemez. Hayvan hakları istismar edilerek şahsi çıkar ve menfaat uğruna insan hayatı değersiz görülemez.  

Aziz Müslümanlar!

Vakıflar, İslam medeniyetinin ebedî mühürleridir. Hayrın anahtarları şerrin kilitleridir. Bize düşen;           

  وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ 

“…Kendiniz için önceden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz…[6]

ayetine icabet ederek hayır müesseselerinin kurulmasına, korunmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına daha fazla özen göstermektir. Yığıp biriktirdiklerimizin değil, Allah için iyilik yolunda harcadıklarımızın karşılığını ebedi hayatta göreceğimizi unutmamaktır.

Bu vesileyle, kazandıklarını Allah rızası için sarf eden hayır sahiplerinden ahirete irtihal edenlere rahmet; hayatta olanlara sağlık ve afiyet diliyorum. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum:

İnsanoğlu ‘Malım, malım!’ deyip durur. Ey insanoğlu! Yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin veya hayır yapıp ahirete gönderdiğinden başka malın mı var?”[7]

[1] Tirmizî, Menâkıb, 18; Nesâî, Ehbâs, 4.

[2] Kudâî, Müsnedü’ş-şihâb, I, 365.

[3] Âl-i İmrân, 3/92.

[4] Buhârî, Rikâk, 12.

[5] Tevbe, 9/111.

[6] Müzzemmil, 73/20.

[7] Müslim, Zühd, 3.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Nefsi Ve Nesli İfsat Eden Büyük Günah, Zina-1

Nefsi Ve Nesli İfsat Eden Büyük Günah, Zina-2

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.