Susuzluğun Neden Olduğu Hastalıklar

Vücudun susuz kaldığını anlamak mümkün mü? Hangi belirtiler susuz olduğumuzu gösterir? İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadıoğlu, yeterli miktarda su alınmamasının hangi hastalıklara sebep olduğunu anlatıyor...

Vücudun susuz kaldığını anlamak mümkün mü? Hangi belirtiler susuz olduğumuzu gösterir? İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Tülay Kadıoğlu, yeterli miktarda su alınmamasının pek çok önemli sağlık sorununun yanında yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozuklukları gibi durumlara yol açtığını kaydetti.

Su tüketimi; böbrekler, kalp ve karaciğer başta olmak üzere bütün organlar için hayati önem taşıyor. Vücuda yeterli miktarda su alınmaması pek çok önemli sağlık sorununun yanında yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozuklukları gibi durumlara yol açabiliyor.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Tülay Kadıoğlu, “22 Mart Dünya Su Günü” öncesinde düzenli su tüketiminin önemi ve suyun sağlık üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi.

CİLT İÇİN DE SU TÜKETİN

Vücudun en büyük organı derinin suya ihtiyacı da büyüklüğüyle orantılıdır. Dolaşım sisteminin deriye yeterli su getiremediği yani yeterli su tüketilmediği durumlarda hücre içi suyu azalarak derinin onarım hızı düşmektedir. Sağlıklı, yumuşak, nemli ve yaşlanmanın etkilerinin görülmediği bir cilt için günlük su tüketimine dikkat edilmesi çok önemlidir.

SUSUZ KALAN VÜCUTTA MEYDANA GELEN HASTALIKLAR

Yeterli miktarda su tüketilmemesi, pek çok sağlık sorununa yol açabilir. Bunlar;

1 - Unutkanlık

2 - Konsantrasyon bozukluğu

3 - Baş ağrısı

4 - Kabızlık

5 - Saç dökülmesi ve kepeklenme

6 - Emziren kadınlarda süt azlığı

7 - Kas krampları

8 - Böbrek fonksiyon bozuklukları

9 - İdrar yolları enfeksiyonu

10 - Böbreklerde kum ve taş oluşumu

YORGUNLUĞUNUZUN SEBEBİ SUSUZLUK OLABİLİR!

Sağlıklı bir insan vücut ağırlığının erkeklerde yüzde 60, kadınlarda ise yüzde 50’si sudan oluşmaktadır. Bu oran yeni doğan bebekler için yüzde 70 seviyelerine çıkar. Beynin yüzde 95’i ve akciğerlerin de yüzde 90’ı sudur. Vücutta birbiri ile bağlantılı olan bütün sistemler suya ihtiyaç duyar ve yeterli su alamadığında görevlerini tam olarak yerine getiremez. Vücutta bulunan suyun yüzde 2 oranında azalması sonucu yorgunluk, dikkat eksikliği ve hafıza ile ilgili sorunlar ortaya çıkar. Gün boyu devam eden yorgunlukların en önemli kaynağı sıvı azalmasıdır.

BAŞKA İÇECEKLER SUYUN YERİNİ TUTAR MI?

Hayati fonksiyonların sağlıklı bir şekilde yerine getirilebilmesi için yeterli miktarda suyun tüketilmesi gerekmektedir. Günde 8-9 bardak veya 2-2,5 litre su tüketmek vücudun su ihtiyacını karşılamaktadır. Suyun tadını sevmeyenler ya da mide bulantısı yaşayanlar; dilimlenmiş meyve dilimleri veya havuz, kereviz gibi sebzelerde suyu tatlandırabilir. Çay, kahve gibi içecekler vücuttan su atımını artırdığı için suyun yerine konulmamalıdır.

BÖBREKLERİNİZİ SUYLA KORUYUN

Yeterli su tüketmemenin en önemli etkisi su ile beslenen böbreklerde görülmektedir. Vücutta oluşan üre, kreatin ve ürik asit gibi zararlı maddeler su ile seyreltilip böbreklerden atılır. Yeterli su miktarının olmaması idrar akımını yavaşlattığı için idrar yolu iltihapları ve böbrek taşları, ilerleyen durumlarda ise böbrek yetmezlikleri oluşabilmektedir.

SUSAMAYI BEKLEMEDEN SU İÇİN

Gün içerisinde susamadan su içilmesi yeterli miktarda su alınmasına yardımcı olur. İdrar rengi gün içerisinde yeterli su içip içilmediği hakkında fikir verir. Koyu renk ve kıvamda bir idrar vücudun suya ihtiyacı olduğunun en önemli göstergesidir. İdeal su miktarının kişinin gün içerisinde yaptığı aktivitelere, hava sıcaklığına bağlı olarak dengelenmesi önerilmektedir.

İslam ve İhsan

OTURARAK SU İÇMEKLE İLGİLİ HADİSLER

Oturarak Su İçmekle İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.