Ömrümüz Tükeniyor Yetişin!

Aralık ayıyla birlikte, ömür nasibimizden bir yılı daha bitirmek üzereyiz. Küçükler, Allah ömür verirse, bir yaş daha büyüyecek; biz büyükler, yaşlanmaya bir adım daha yaklaşacağız. Yeni bir yılı, kimi insan müjde sayarken, kimileri ise bir ürperti sebebi olarak görür.

Zaman, küçük bir çocuğun elini köpürtüp etrafa üfleyerek şişirdiği baloncukların havada uçup sönmesinden daha hızlı eriyip gitmekte… Daha dün annemizin küçük kızıydık. Bugün anneyiz; yarın bir bakmışız, nine oluvermişiz.

Eskiden bu tür yakıştırmalara güler geçerdim. Şimdi ise yıllar bir ay hızında, aylar ise bir gün hızında bitiyor. Hâlbuki her gün ruhumuzun sokaklarında bir tellâl bağırıyor:

“-Yetişin ey ahalî! Ömür denen vefâsız arkadaş, arkasını dönüp kaçıyor!” diye…

Her yeni yılı veya yaşı kutlayanlar, geçen yıllarına dönüp gözyaşı döküyor mu?

Her gelecek yılın hesabını yapıyoruz ya geçen yılımızın muhâsebesini yapıyor muyuz?

Akıllı tâcirler, her geçen yılın kâr veya zarar bilançosunu hazırlayıp gelecek yıla yeni bir plânla girerken ya biz kulluğumuzun kâr-zarar bilançosu olan muhâsebemizi hiç yaptık mı?

Yoksa ufak tefek amellerimizle, ebedî cenneti kazanmış olduğumuzu mu zannediyoruz?

Bu dünyada ücretini ödemeden bir ev alamıyoruz, ücretsiz pazardan istediklerimizi çantamıza dolduramıyoruz. Vize ücreti ödemeden bir ülkeye ayak basamazken ebedî cennet hayatımızın bu kadar ucuz olacağı düşüncesi, bize şeytanın vesvesesinden başka nedir ki?

Hasan Basrî -rahmetullâhi aleyh- ise müslümanın hangi duygu derinliği içinde bulunması gerektiğini şöyle anlatıyor:

“Mü’min, Aziz ve Celîl olan Allâh’ın buyurduğu şeyin, tam da buyurduğu gibi olduğunu bilendir. Mü’min insanların amelce en iyisi, korku olarak en şiddetlisidir. Malından dağ kadarını infak etse bile, neticesini gözle görmeden o işten emin olmaz. İyilik ve kulluğu arttıkça da, Allah’tan ayrı kalma korkusu artar. «Kurtulamıyorum, kurtulamıyorum!» der.” (Ebû Nuaym, el-Hilye)

Bugün gidişât, maalesef akıllı bir tâcirin gidişâtı gibi değil! Bir taraftan elimizdeki en önemli ömür nîmeti, su gibi akıp gidiyor, biz de bir taraftan Allâh’ın ihsan ettiği diğer nîmetleri sefihçe har vurup harman savuruyoruz.

Üzerimizdeki her nîmetin hesabı var. Haramın cezası, helâlin hesabı… Önce kendimizi ciddi bir muhasebeden geçirmeli, sonra da çevremizi uyarma vazifemizi yerine getirmeliyiz. Çünkü Rabbimiz, emr-i bi’l-mâruf vazifesi ile hepimizi birbirimize zimmetlemiş. Sadece kendimizin iyi olması yetmiyor. Etrafımızın iyi oluşundan da sorumluyuz.

Dünya avucumuzun içinde… Bir tıkla her şeye ulaşıyor, her şeyi soruyor, her şeyi görüyoruz. Ama ibret alanlarımız çok az…

Zaman israfı, mal israfı, insan israfı vs her türlü israfın haddi-hesabı yok!

Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- geliyor aklıma… Bir gün oğlu Âsım’ın yanına giriyor. Âsım, o esnada et yiyormuş. Hazret-i Ömer, “Bu ne?” diye sorunca, o da:

“Canımız çok istedi!” diye cevap veriyor. Ömer -radıyallhu anh-:

“-Bir şeyi çok istediğinde, her zaman onu yer misin? Bir kişiye arzu ettiği şeyi yemesi, israf olarak yeter.” buyuruyor.

Hazret-i Ömer, bugün bizleri görseydi, acaba ne derdi?

Bugün evlerinin kıblesinden habersiz bir gençlik var!

Annesi moda olan kıyafetin peşinde koşarken unutmuş onu, dünyanın girdaplarında…

İşi-gücü para kazanıp onunla huzurun yakalanacağını düşünen babaların ihmal ettiği, kadın ile erkek cinsi arasında kimlik bunalımı yaşayan delikanlılar var, toplumun görmezden geldiği…

Bir zamanlar, “Hevesini alsın, farz olunca yapar!” deyip her türlü rezil giysilerle büyümüş, şimdi ise İmam-Hatib sıralarına bırakılıp vicdânen rahatlamış annelerin, başı örtülü, altı taytlı, alnı secdeye değmeyen, sokaklarda sigara içip gezen genç kızları var.

Neden mi?

Ömür sermayesini hunharca harcayan, gelecek hesabı yaptığı kadar geçmişini muhâsebe etmeyen, “Dünyaya bir daha mı geleceğim? Tadını çıkarayım!” mantığıyla âhireti unutan, evlat nimetinden hesaba çekileceğini unutanlar yüzünden…

Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı (şeytan), Allâh’ın affı ile sizi kandırmasın!” buyuruyor. (el-Fâtır, 5)

Bu dünyaya niçin geldiğimizi unutmayalım, dostlar! Geçen yılımızı tevbe ve istiğfarla yıkayalım, öyle teslim edelim Kirâmen Kâtibîn meleklerimize...

Yeni gelen yılımız için; niyet edelim kul olmaya, niyet edelim ömür nimetini ve sahip olduğumuz diğer nîmetleri Allâh’a adamaya..

Niyet edelim, bir ebeveyn olarak, bir müslüman olarak “emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münker” vazifemizi yapmaya!

Rabbimiz, eksiklerimizi tamamlasın. Hatalarımızı setretsin. Seyyiâtımızı, hasenâta tebdil eylesin. Bizi umduklarımıza nâil, korktuklarımızdan emin eylesin. Dünyamızı güzel, ahretimizi ondan daha güzel kılsın. Bizi, râzı olduğu amellere muvaffak eylesin. Sâlih ve sâdıkların meclisinde hemdem eyleyip rûhumuzu Müslümanlar olarak alsın. Bizi, kendisine nîmet verdiği nebîler, sıddîklar, şehidler ve sâkih kulları ile haşreylesin. Âmin.

Kaynak: Halime Demireşik, Şebnem Dergisi, 154. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.