Mülteciler İltica Hakkı İçin Hristiyan Yapılıyor

Almanya ve Avusturya'ya kaçak yollarla gelen Afgan, Pakistanlı ve İranlı sığınmacılardan bazıları iltica hakkı elde edebilmek için Hristiyanlığa geçiyor.

Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı (ZMD) Aiman Mazyek, bazı sığınmacıların, daha kolay mülteci statüsü elde edebilmek amacıyla bu yola başvurduklarının anlaşıldığını söyledi.

“Hristiyanlığa geçenlerin sayının artığı bilgisine sahibiz ama tam sayıyı bilmiyoruz." diyen Mazyek, Alman makamlarının, sığınma başvurularını değerlendirirken bunu kişinin etnik kökeninden ve dininden bağımsız bir şekilde ele alması gerektiğini vurguladı.

Mazyek, “Bu konuda kiliselerin de din ayrımı yapılmasına karşı olduklarını ifade etmelerini doğru buluyorum. Çünkü bu tamamıyla yanlış bir mesaj ve sinyal olur. Dinini seçme özgürlüğü esastır. Ancak kiliselerin sığınmacıları bir tarafa yönlendirmeye dönük cazibe merkezi oluşturmaktan ve baskıdan kaçınmaları gerekiyor. Hristiyanlar nasıl Müslümanlardan bekliyorsa bizim de kiliselerden beklentimiz agresif bir misyonerlikten kaçınmalarıdır.” diye konuştu.

Geçen yıl 1 milyondan fazla sığınmacı kabul eden Almanya’da, daha kolay iltica hakkı elde edebilmek için kaç kişinin Hristiyanlığa geçtiğini gösteren herhangi bir kayıt bulunmuyor. Alman basınında çıkan haberlerde bunun binlerce olduğunun tahmin edildiği belirtiliyor.

DİNİ BASKI İLTİCAYI KOLAYLAŞTIRIYOR

Almanya, uluslararası sözleşmeler ve anayasası gereği, Suriye gibi savaş bölgelerinden ve baskılardan kaçanların birçoğunu din ya da etnik fark gözetmeden koruma kapsamına alıyor, bunların büyük bir kısmına geçici oturma izni veriyor.

Ancak Afganistan, Pakistan ya da İran gibi ülkelerden kaçak yollarla gelenlerin büyük çoğunluğu ekonomik amaçlı gelen göçmen olarak görülüyor, iltica başvuruları geri çevriliyor. Yalnızca doğrudan siyasi baskı ya da işkenceye uğramış olup bunu kanıtlayabilenlerin başvuruları kabul ediliyor.

Almanya’da iltica hakkı elde etmesi zor olan bazı Afgan, Pakistanlı ve İranlılar ise din değiştirerek, başvurularında ellerini güçlendirmeye çalışıyor. Bu kişiler, ülkelerine dönmeleri durumunda din değiştirdikleri için idam cezasıyla karşı karşıya kalacaklarını öne sürerek sığınma talebinde bulunuyorlar.

Son bir yılda Afgan göçmenlerin yalnızca yüzde 29’u, Pakistanlı göçmenlerin ise yalnızca yüzde 8’i sığınmacı statüsü alabildi. 2015 yılında İran vatandaşlarının yaptığı sığınma taleplerinde başvuruların yaklaşık yüzde 60’ı olumlu sonuçlandı.

ANA DİLDE KURSLAR

Almanya genelinde özellikle bazı Protestan kiliseleri, sığınmacılara yönelik özel programlarla onların Hristiyanlığa geçmelerini aktif şekilde teşvik ediyor.

Berlin yakınlarındaki Protestan Teslis Cemaati Kilisesi’ne üye yaklaşık bin 200 sığınmacının bulunduğu belirtiliyor.

Papaz Gottfried Martens, yalnızca geçen yıl 185 sığınmacıyı vaftiz ederek Hristiyan yaptı.

Kilisede, sığınmacılar için ana dillerinde din kursları veriliyor. Kilise yetkilileri, vaftiz öncesinde aylar süren bir hazırlık aşaması olduğunu, kişilerin bir sınava tabi tutulup bire bir görüşme yoluyla gerçekten Hristiyanlığı benimseyip benimsemediklerinin incelendiğini savunuyor.

Avusturya’da da iltica hakkı alabilmek için din değiştiren sığınmacı sayısının hızla arttığı belirtiliyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.