Kendimize Sormamız Gereken Sorular

Her gece insan; gününün muhasebesini yapmalı, kendi kendisine şu sualleri sormalıdır...

  1. Bu sabah hayat defterini nasıl açtın? Sana yeni bir gün bahşeden Rabbine şükrettin mi?
  2. Cenâb-ı Hakk’ın seni istiğfâra davet ettiği seher vaktinde, O’nunla mülâkata koşabildin mi? O vakitte tuğyân eden ilâhî rahmet ve mağfiretten ne kadar nasiplenebildin? Yoksa o husûsî demleri, uykuyla zâyî mi ettin?
  3. Seher vaktinin feyzini bütün gününe taşıyabildin mi? Bugün, hayatın ne kadar zikrullah ikliminde geçti? Ne kadar Rabbini hatırlayabilmenin rûhâniyeti içinde oldun?
  4. Bugün, lezzetleri yok eden ölümü tefekkür ettin mi?
  5. Bugün hayatın dağdağasından sıyrılıp ne kadar tefekkür derinliği yaşayabildin? Karşılaştığın ilâhî kudret ve azamet nakışları, gönlünde ne kadar bir tefekkür ve tehassüs meydana getirdi?
  6. Minarelerden yükselen ilâhî davete kulak verip kaç vaktini cemaatle kılabildin? Namazlarını Hakk’ın istediği kıvamda; yani huşû içinde, kalp ve beden âhengiyle edâ edebildin mi?
  7. Bugün kazancının, yediğinin, içtiğinin, giydiğinin helâl mi, şüpheli mi, haram mı olduğuna dikkat ettin mi? Haramlardan sakınma duygusu her davranışında seninle beraber oldu mu?
  8. Bugün kul haklarına dikkat ettin mi? “Üzerime hiçbir kul hakkı geçmedi, kimseyi incitmedim.” diyebilir misin?
  9. Bugün; mahlûkāta Hâlık’ının şefkat, merhamet ve muhabbet nazarıyla bakabildin mi?
  10. Kapındaki kedinin ve köpeğin hakkına dikkat ettin mi? Kedisini aç bırakarak ölümüne sebep olan bir kişinin ilâhî azâba, susuz bir köpeğe su veren bir kişinin ilâhî affa nâil olduğunu tefekkür ederek, mahlûkāta merhametle muâmelede bulundun mu?
  11. Bugün annenin, babanın, akrabalarının hâlini hatırını sorup gönüllerini şâd ettin mi? Eğer onlar âhirete intikal etmiş iseler, ruhları için bir Fâtiha okuyup gönderebildin mi?
  12. Bugün aile yuvanı gönül gözüyle seyredip, oranın cennet bahçesi olduğu idrâkiyle; sokakların, internetin menfî tesirlerinden kendini ve çoluk çocuğunu koruyabildin mi?
  13. Şayet evin hanımı isen, beyini güler yüz ve muhabbetle uğurlayıp helâl rızık getirmesi için duâ ettin mi? Akşam yine onu tebessüm ve tatlı dille karşılayıp yorgunluğunu gidermeye, nezih ve örnek bir aile olmaya çalıştın mı?
  14. Şayet evinin beyi isen, hanımına ve evlâtlarına karşı ne kadar müşfik ve merhametli davrandın? Senin onlara bırakabileceğin en büyük mîrâsın, âhiret mîrâsı olduğunu düşünüp onlara kazandırabileceğin dünya ve âhiret saâdeti için, yani onların rûhânî ve mânevî terakkîleri için ne kadar gayret gösterebildin?
  15. Allâh’ın sana emânet olarak ihsân ettiği evlâtlarına, bugün terbiye ve âdâb olarak ne öğrettin? Allah ve Rasûlü’nün aşkını, enbiyâ ve evliyânın sevgisini onların gönüllerine aşılayabildin mi?
  16. Yarın seni temsil edecek, senin devam eden parçan olacak evlâtlarına İslâm şahsiyeti kazandırabilmek için bugün neler yaptın?
  17. Onların kıyâmet günü, senin için yüz akı olmaları gayesiyle bugün ne yaptın?
  18. Evlâtlarına dîninin, îmânının, vatanının bir emânet olduğu şuurunu verebildin mi? Bu cennet vatanı bizlere hediye eden ecdâdını ve bu uğurda canlarını fedâ eden şehidlerini, onların îman heyecanlarını onlara hatırlatabildin mi? Allâh’ın en büyük nimeti olan Kur’ân’ın, semâlarımızda yankılanan ezanların ve hür bir şekilde dalgalanan bayrağımızın en büyük şeref ve haysiyetimiz olduğunu idrâk ettirebildin mi?
  19. Evlâdının dünyevî tahsili için yıllarca emek, zaman ve masraf sarf ediyorsun; ya onun âhiret tahsili için ne yaptın? Evlâdına âhiret istikbâlini tahsil ettirmek için, yaz mevsiminde bir-iki ay camiye göndermeyi yeterli mi gördün?
  20. Bugün hidâyete muhtaç insanlara dilinle, hâlinle ve kalbinle ne kadar yardım edebildin? Onlara emr-i bi’l-mârûf ve nehy-i ani’l-münker’de bulunup hidâyetleri için duâ ettin mi? Onlara hâlinle de bir «müslüman şahsiyeti» sergileyebildin mi?
  21. Bugün selde sürüklenen kütükler gibi nesiller kaybolurken; başta aile efrâdın olmak üzere, mes’ul olduğun insanları devrin fitne ve şerlerinden muhafaza için hangi tedbirleri aldın?
  22. Bir çocuğun yahut bir gencin elinden tutup camiye götürebildin mi? Birkaç genci etrafına toplayıp, maddî-mânevî ikramda bulunarak hak ve hakikati sevdirmeye çalıştın mı? Allah için sevdiğin bir kişiye hediye olarak ne verdin?
  23. Bugün Allâh’ın sana ihsan ettiği nimetleri kimlerle ve ne kadar paylaşabildin? Bugün infâk ehli olabildin mi?
  24. Bugün bir mü’mini sevindirmenin kalbî hazzını tadabildin mi?
  25. Bugün bir yetim başı okşadın mı?
  26. Bugün bir hasta ziyaretinde veya cenâze teşyiinde bulundun mu?
  27. Bugün komşularınla ve civarındaki muhtaçlarla alâkadar oldun mu? Aç yatan komşunun, soğukta titreyen gariplerin ızdırabı yüreğini sızlattı mı?
  28. Bugün memleketimize sığınan Suriye muhâcirleriyle imkânlarını paylaşarak, ensar ile arandaki mesafeyi düşünebildin mi? Ensar olma yolunda mesafe katedebildin mi?
  29. Bugün dünyanın diğer ucunda da olsa ümmet-i Muhammed’in derdiyle dertlendin mi? Mazlumların çektiklerinden dolayı ızdırap hissettin mi?
  30. Bugün açların doyması, hastaların şifâ bulması, borçları altında ezilenlerin ferâha çıkması için gayret gösterdin mi? Duâ ettin mi?
  31. Bugün, tanıdığın tanımadığın herkese Allah için selâm verdin mi? Tebessümü sadaka bilip, insanları mütebessim bir çehre ile karşılayabildin mi?
  32. Bugün sana sert ve kaba davranan, kötülük yapan bir kişiye iyilikle mukabelede bulunup, onu affedebildin mi?
  33. Bugün hiç dost kazanabildin mi? Kaç dostunla dostluğunu tazeledin?
  34. Bugün bir Allah dostuyla veya sâlih insanlarla beraber olmaya gayret ettin mi? Sana -nefsinin hoşuna gitmese bile- Hak rızâsı için dâimâ doğruları söyleyecek sâlih ve sâdık bir dost edindin mi? Fâsık ve fâcirlerle beraberlikten kalbini koruma endişesi taşıdın mı?
  35. Bugün yoldan, insanlara ezâ verecek bir şeyi kaldırdın mı?
  36. Bugün faydalı ilmini artıran, irfânını geliştiren herhangi bir hizmet veya faaliyet içinde bulundun mu?
  37. Sohbetler, bir gönül eczahânesidir. Oradan senin kalbine ve rûhuna çare olan, feyzini artıracak mânevî ilâçları alabildin mi?
  38. Allâh’ın en büyük nimeti olan Kur’ân-ı Kerim’den bugün kaç sayfa okudun? Orada sana verilen mesajları tefekkür ederek mûcibince amel ettin mi? En hayırlılardan olmak için; Kur’ân’ı öğretenlerden, Kur’ân hizmetine koşanlardan, yardım edenlerden oldun mu?
  39. Bugün, hayatına sızan kötü alışkanlıklara karşı koyma iradesini gösterebildin mi?
  40. Bugün dilini, boş ve lâubâlî konuşmalardan, yalan ve dedikodudan, gıybet ve münakaşadan ve bir gönle diken batırmaktan muhafaza edebildin mi?
  41. Bugün hayat defterini nasıl kapattın? Amel defterinin bugüne ait sayfalarına neler yazıldı? İlâhî hesap gününde bugünkü sayfanın hesabını verebilecek misin?
  42. Velhâsıl bugün; dâimî bir hayat kasetinin doldurulmakta olduğunu, her hâl ve hareketinin ilâhî bir kamera ile gözlendiğini hiç düşündün mü? Geçirdiğin son yirmi dört saatin muhasebesini yapıp nefsinle hesaplaştın mı?
  43. “Hesaba çekilmeden evvel kendinizi muhasebe ediniz!” fermanını yerine getirdin mi?
  44. “Ölmeden evvel ölünüz!” ifadesindeki hakikat ve hikmeti yaşadın mı? Yani nefsânî arzularından kurtulup ruhânî istîdatlarını inkişâf ettirdin mi?

Cevabını bekleyen sualler…

Biz bugün bu muhasebeyi yapsak da yapmasak da, âhirette karşımıza çıkacak sualler… Cenâb-ı Hak, hesaba çekilmeden önce nefsini hesaba çekebilenlerden eylesin…

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Sayı: 132

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.