Zorunlu Bes Uygulaması Resmen Başladı

Zorunlu BES uygulaması resmen başladı, ilk etapta 1000'den fazla çalışanı olan şirketler çalışanlarını sisteme dahil edecek.

Yeni yılın ilk günü itibariyle vatandaşlar zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) sürecine tabi olacak. Zorunlu BES sürecine öncelikli olarak 1000 ve üzeri çalışanı olan işletmeler tabi tutulacak.

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) zorunlu katılım süreci 1 Ocak 2017 itibariyle başlamış oldu. Yapılan düzenlemelere göre çalışan sayısı fazla olan işletmeler öncelikli olarak BES sürecine dahil edilecek. BU nedenle ilk olarak 1000 ve üzeri çalışana sahip olan işletmeler için BES süreci başlamış olacak. Zorunlu katılım süreci kademeli olarak gerçekleştirilecek. Kademeli katılım süreci ile ilgili takvim dikkate alınacak.

BES KADEMELİ KATILIM SÜRECİ TAKVİMİ

BES sürecine kademeli katılım için takvim önceden duyuruldu. Konu hakkında söz alan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, kademeli katılım süreci ile alakalı olarak şu şekilde konuştu; Düzenlemeye göre ilk aşamada bin ve üzeri çalışanı olan özel sektör 1 Ocak 2017’de, memurlar (genel ve özel bütçeli idareler) ve 250-1000 çalışanı bulunan özel sektör 1 Nisan 2017’de sisteme geçecek. 100 ile 249 çalışanı olan özel sektör, 1 Temmuz 2017’de, mahalli idareler ve KİT’ler ise 1 Ocak 2018’den itibaren sisteme dâhil olacak. Öte yandan özel sektörde faaliyet gösteren, 10-49 çalışanı olanlar işverenler aracılığıyla 1 Temmuz 2018’den itibaren, 5-9 çalışanı olanlar da 1 Ocak 2019’dan itibaren sisteme girebilecek. Bu şekilde mevcut durumda 14 milyonun üzerinde çalışanımız sisteme dâhil olacak.”

BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ

Çalışanların zorunlu olarak geçmesi beklenen BES sürecinde çeşitli şartlar belirlenmiştir. Buna göre zorunlu olarak geçilen BES’ten cayma işlemi yapılabilecek. Çalışanlar asgari prim şartlarını karşılamanın yanında aylık ödemek istedikleri miktarı ödeyebilecek. Konu hakkında yapılan açıklamalara göre BES sürecinde aşağıdaki adımlar izlenebilecek;

-BES sürecine çalışanlar otomatik olarak dâhil edilecek.

-Çalışanların 2 ay içinde cayma hakkı saklı tutulacak.

-İşverenler çalışanlarını istedikleri emeklilik şirketi planlarına dâhil edebilecek.

-Çalışanların prime esas kazançlarının en az yüzde 3’ü kesintiye uğrayacak.

-Çalışanın isteği doğrultusunda ücretten işverence kesilecek ve işverenin sözleşme imzaladığı emeklilik şirketine aktarılacak.

– Katkı payları ise çalışanın seçtiği fonlarda yatırıma yönlendirilecek.

-Çalışanların ödediği katkı paylarına yüzde 25 devlet katkısı teşviği verilecek.

– İki aylık cayma süreci sonrasında sistemde kalmaya devam edecek çalışanlara ek olarak bin TL civarında devlet katkısı sağlanacak.

-Ayrıca, emeklilik halinde, hesabındaki birikimi yıllık gelir sigortası ile almayı tercih eden çalışana birikiminin yüzde ’i ilave devlet katkısı teşviği verilecek.

-10 yıl 100 TL kesinti yapan bir çalışan emeklilik hakkını elde ettikten sonra her ay 152 TL maaş alacak.

-45 yaşını doldurmayanlara BES zorunlu olmayacak.

-Çalışan istediği takdirde BES ödemelerine ara verebilecek.

-Sistemden ayrılan kişiler için Müsteşarlık tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde 2 yılda bir tekrar BES sistemine dâhil edilmesi mümkün olacak. Duruma göre bu süre 1 yıl ile 3 yıl arasında değişim gösterebilecek.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.