Vakıf Ne Demek?

Vakıf nedir, ne işe yarar? Vakıfların amaçları ve görevleri nelerdir? İslam hukukunda vakıf ve vakıfların vazifeleri.

Sözlükte “durmak; durdurmak, alıkoymak” anlamındaki vakıf (vakf) kelimesi terim olarak “bir malın mâliki tarafından dinî, içtimaî ve hayrî bir gayeye ebediyen tahsisi” şeklinde özetlenebilecek hukukî bir işlemle kurulan ve İslâm medeniyetinin önemli unsurlarından birini teşkil eden hayır müessesesini ifade eder. (DİA)

VAKIF NEDİR?

İslam hukukunda vakıf, “bir malı, menfaati ammeye âit olmak üzere herkesin faydalanması için Allah’ın mülkü hükmüne koyarak üstündeki mülkiyet (temlik ve temellük) hakkını kaldırma” anlamına gelir. (Lugatim.com)

VAKIFLARIN AMAÇLARI VE GÖREVLERİ

Vakıf, Yaratan’dan ötürü yaratılanlara merhamet, şefkat ve sevginin bir tezâhürü olan infâkın devamlılık arz ederek müessese hâlini almasıdır. Bu da bir malın Allâh’a adanmasını, yani temlik ve temellükten[1] men olunarak, ebediyyen mânevî bir gâye için kullanılmasını ifade eder. Gâye ise, bütün mahlûkâtın muhtaç olanlarına cömertçe ikramda bulunup şefkat ve merhametle yaklaşarak, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanabilmektir.

Muhtaçlarla imkân sahipleri arasında bir köprü olan vakıflar, toplumu âdeta bir merhamet ağıyla örerek sosyal dengeyi muhafaza eden bir sigorta vazifesi îfâ ederler.

Vakfın mâhiyetini ve gâyesini şu misal ne güzel îzah etmektedir:

Hazret-i Ömer radıyallâhu anh, Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e gelerek;

“–Yâ Rasûlâllah! Hayber’de bir yer edindim ki bugüne kadar onun gibi kıymetli bir yer elde edememiştim. Onu ne yapmamı emredersiniz?” dedi.

Fahr-i Kâinat sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz de şöyle buyurdu:

“–İstersen onun aslını (Allah için) muhafaza et ve onu(n gelirini) vakfet!”

Bunun üzerine Hazret-i Ömer radıyallâhu anh, arazisini şu şartlarla vakfetti:

“Onun aslı satılamaz, hibe edilemez ve ona vâris olunamaz. O; fakirler, yakın akrabalar, köle âzâd etmek, Allah yolunda harcamak ve yolda kalmış kimseler içindir.” (Buhârî, Şurût, 19; Müslim, Vasiyet, 15)

Ashâb-ı kirâm için, böyle bir sadaka-i câriye vesîlesine sahip olmak, o kadar kıymetli görülmüştür ki sahâbeden Câbir radıyallâhu anh:

“Muhâcirler ve Ensâr’dan imkân sahibi olup da vakfı bulunmayan bir tek kişi bilmiyorum.” buyurmuştur. (İbni Kudâme, el-Muğnî, V, 598)

Dipnot:

[1] Temlik; bir malı başkasına mülk olarak vermek demektir. Temellük ise o mülke sahip olmayı ifade eder.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

VAKIF NEDİR?

Vakıf Nedir?

İLK VAKIF NASIL KURULDU?

İlk Vakıf Nasıl Kuruldu?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.