'uyku Terörü Sırasında Çocuğunuzu Uyandırmayın'

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cem Gökçen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukların gece yarısı ağlayarak, bağırarak uyanmaları ve ebeveynlerine herhangi tepki vermemeleri gibi belirtilerle ortaya çıkan durumun "gece terörü" veya "uyku terörü" olarak adlandırıldığını söyledi.

Uyku terörünün 2-10 yaşları arasındaki çocuklarda yüzde 40 oranında görülebilen bir durum olduğunu anlatan Gökçen, ergenlik çağında ise uyku terörünün giderek azaldığını bildirdi.

Bunun, derin uyku evresinde ortaya çıkan bir uyku bozukluğu olduğuna işaret eden Gökçen, "Bu durum gecenin ilk 1/3'ünde görülüyor. Yani çocuk uyuyor, uyuduktan 1,5-2 saat sonra uyanıyor, korkmuş ürkmüş halde. Anne baba seslendiğinde tepki vermiyor, çevresindekilerle iletişim kurmuyor. Terlemesi oluyor, bağırması, huysuzluğu olabiliyor. Aileler o hali görünce çok korkuyor. Çocuk yaklaşık 10-15 dakika sonra kendiliğinden sakinleşip tekrar uykuya dalıyor." dedi.

Yaşı büyük çocukların sabah kalktığı zaman gece yaşananları hatırlamadığına dikkati çeken Gökçen, "Anne babalar, bu durumla karşılaştıklarında tedirgin oluyorlar, korkuyorlar. Bu durum, anne ve babalar için geceleri adeta kabusa çevirebiliyor. Aileler çocuklarını, doktordan önce hocalara da götürülebiliyor." diye konuştu.

UYKU TERÖRÜ SIRASINDA ÇOCUKLARI UYANDIRMAYA ÇALIŞMAMALI

"Uyku terörü çok sık değilse ve sıklığı giderek azalıyorsa, bozukluğun gidişini izliyoruz. Çok sık görülürse medikal tedaviye başlıyoruz." ifadelerini kullanan Gökçen, şunları kaydetti:

"Araştırmalar, bu durumun nörogelişimsel gecikmelerden kaynaklanabildiğini gösteriyor. Uyku terörü sırasında aileler çocuklarını uyandırmaya çalışmamalı. Daha çok çocuğu korumaya çalışmalılar. Çünkü bu çocuklarda uyurgezerlik de sık görüldüğü için kendilerine istemeden düşme, çarpma gibi zararlar verebiliyorlar. O an çocuğu tutmaya, bastırmaya çalışmasınlar, sadece çevreden korumaya çalışsınlar. Zaten bu durum 10-15 dakikada kendiliğinden sonlanıyor."

Bu durumun psikiyatrik bir sorun olmadığını dile getiren Gökçen, uyku terörünün yaş büyüdüğünde kendiliğinden azalarak geçtiğini ancak çok sık yaşanması durumunda doktora başvurulmasında fayda bulunduğunu belirtti.

Ergenlik çağında veya ani ortaya çıkan uyku terörlerinin ise ciddi bir hastalığa bağlı olabileceğini bildiren Gökçen, bu durumda geç kalınmadan çocuk nöroloji uzmanına başvurulması gerektiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • MERHABALAR OĞLUM 7 YAŞINDA YAKLAŞIK OLARAK 2.5 AYDIR GECE TERÖRÜ TANILARINI HER GECE YATTIKTAN 1 SAAT SONRA EN AZ 1 DAKİKA SÜRECEK ŞEKİLDE ATAKLARI YAŞIYORUZ SIRILSIKLAM TER İLE UYANIP GÖZLERİ AÇIK AMA BİZİ DUYMUYOR GÖRMÜYOR. BİZ BUNU HOCA İLE ÇÖZÜLÜR DİYE 2.5 AYDIR UĞRAŞIYORUZ AMA ÇÖZÜMÜ BULAMADIK. NE YAPMAMIZ GEREKİYOR LÜTFEN YARDIMZI OLABİLİRMİSİNİZ.

    13 yaşındaki oğlum tıpkı anlattığınız şekilde uyku bölünmeleri yaşıyor. Bu neredeyse 6 yaşından beri sürmekte . Ben hep geçer diye bekledim ama artış sağladı son günlerde. Neredeyse her gece yaşıyoruz bunu. Ne yapmalıyım?

    • Hemen bir nöroloğa görünün. Bunlar atak olabilir, devamında epilepsi gibi bir şey de olabilir, ne sıkıntı var rabbim yardım etsin tez vakitte şifa versin inşâAllah.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.