Uyku Apnesi Görülme Sıklığı Salgın Döneminde Arttı

Medicana International İzmir Hastanesi'nden yapılan açıklamaya göre, uykuda solunum durması olarak tarif edilen uyku apnesi, toplumun büyük kısmını tehdit ediyor.

Medicana International İzmir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Merda Erdemir Işık, 'Salgın döneminde tüm gününü evde geçirmek zorunda kalan kişilerin yeme alışkanlıklarında ciddi değişiklikler oldu. Bu değişiklikler kilo alımını beraberinde getirdi. Uyku apnesinin en çok kilolu kişilerde görüldüğü için, uyku apnesinin görülme sıklığı da arttı.' ifadelerini kullandı.

Medicana International İzmir Hastanesi'nden yapılan açıklamaya göre, uykuda solunum durması olarak tarif edilen uyku apnesi, toplumun büyük kısmını tehdit ediyor.

Uyku apnesi, şişman kişilerde daha sık görülürken, boyun kalınlığının erkeklerde 43, kadınlarda 38 cm’nin üstünde olması da uyku apnesine zemin hazırlıyor.

Uykuda ani ölüm ve kalp krizi dışında, gündüz aşırı uyku hali nedeniyle iş ve trafik kazalarına da neden olabilen uyku apnesinden kurtulmanın yolu ise kilo vermekten, cerrahi ya da solunum cihazı tedavisinden geçiyor.

Üst solunum yollarında darlık nedeniyle meydana gelen bir hastalık olan ve uyku sırasında solunumun 10 saniyeden fazla durması olarak tanımlanan uyku apnesi, vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olan kişileri daha çok tehdit ediyor.

- 'Salgın kiloyu, kilo uyku apnesini artırdı'

Açıklamada görüşlerine yer verilen Medicana International İzmir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Merda Erdemir Işık, uyku apnesinin toplumda görülme sıklığının yüzde 5 civarında olduğunu belirterek, 'Salgın döneminde yasakların etkisi ile insanların hareketleri ister istemez azaldı. Tüm günü evde geçirmek zorunda kalan kişilerin yeme alışkanlıklarında da ciddi değişiklikler oldu. Bu değişiklikler kilo alımını da beraberinde getirdi. Uyku apnesinin en çok kilolu kişilerde görüldüğü için, uyku apnesinin görülme sıklığı da arttı.' ifadelerini kullandı.

Obezite dışında boyun kalınlığının erkekte 43 santim kadında 38 santimin üstünde olmasının, burun, boğaz ve çenede üst solunum yollarında darlığa neden olabilecek anatomik bozuklukların uyku apnesini tetiklediğini ifade eden Işık, “Tiroid hastalıkları, alkol kullanımı, bazı uyku yapıcı etkisi olan ilaçlar, ileri yaş, kadınlarda menopoz dönemi uyku apnesi için risk faktörleri arasındadır. Uyku apne sendromunun en sık belirtileri her gece gürültülü horlama, tanıklı apne, gündüz aşırı uyku hali, sabahları yorgun uyanma ve baş ağrısı, gece sık tuvalete çıkma olarak sayılabilir. Tanıklı apne kişinin yanında uyuyan yatak eşinin hasta uyurken nefesinin bir süre durduğunu tarif etmesi durumudur.' bilgisini paylaştı.

Gece boyunca gerçekleşen apneler sırasında düşen oksijen saturasyonu nedeniyle diğer hastalıklara da zemin hazırlanmış olacağını belirten Işık, şunları kaydetti:

“Uyku apnesi olan kişilerde kalp krizi, uykuda ani ölüm, felç, tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, depresyon gibi hastalıkların görülme sıklığının artmış olduğu izlenmektedir. Bunun dışında gece boyunca apneler nedeniyle sık uyku bölünmeleri olan hasta derin ve dinlendirici uykuya geçemez ve gündüz aşırı uyku hali nedeniyle konsantrasyon kaybı, sinirlilik, unutkanlık, okul başarısızlığı, iş yerinde performans düşüklüğü sık gözlenirken, iş kazası ve trafik kazası görülme riskleri de artar.'

Uyku apnesinde tanının, hastane bünyesindeki uyku laboratuvarında gece boyunca uyku kaydının alınması esasına dayanan polisomnografi denilen yöntemle koyulduğunu belirten Işık, “Alınan kayıtlarda hastanın saat başına düşen uyku apne sayısı bulunarak hastalığın şiddeti belirlenir. Eğer uyku apnesi sayısı saatte 5-15 arası ise hafif, 15-30 arası ise orta, 30'un üstünde ise ağır uyku apnesi olarak tanımlanır. Uyku apnesi tanısı alan hastalara öncelikle kilo vermeleri önerilmektedir. Hafif ve orta uyku apnesi olan hastaların mutlaka kulak burun boğaz muayenesinden geçip cerrahi olarak hastalığın düzeltilebilme şansının olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ağır uyku apnesi olan hastalara CPAP tedavisi dediğimiz solunum cihazı tedavisi tek tedavi seçeneğidir.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.