Ünsiyet Ne Demek? Ünsiyet Ne Anlama Gelir?

Ünsiyet ne demek? Ünsiyet kelimesinin anlamı nedir? Ünsiyet kelimesine örnek cümleler...

Ün­si­yet: Alış­kan­lık, ül­fet, dost­luk anlamlarına gelmektedir.

ÜNSİYET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Allâh’ın zikriyle ünsiyeti. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allâh’ın zikriyle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28)

*****

Akrabiyyet murâkabesiyle, kalbinden geçen duyguların bile Cenâb-ı Hak tarafından bilindiğini idrâk eden kişi, sadece yanlış işlerden değil kötü duygu ve düşüncelerden de uzak kalmaya çalışır. Niyetini dürüst ve istikâmet üzere tutmaya gayret eder.

Bu tefekkürler neticesinde kulda, Cenâb-ı Hakk’a karşı derin bir ünsiyet ve muhabbet meydana gelir.

*****

“Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) Yani insan kimi sever ve kiminle daha çok ünsiyet ederse kıyâmette de onunla haşrolunur.

Nasıl ki gâfillerden menfî tesirler zuhûr edip kalbi daraltıyorsa, sâlihlerden de müsbet tesirler hâsıl olup gönlü ferahlatır. Hakîkaten sâlihlerle kurulan kalbî irtibâtın bereketiyle nice mânevî kazançlara nâil olunabilir.

*****

Hanefî kitaplarından Fetâvâ Kâdîhân’da şöyle denir:

“Kabirlerin yanında Kur’ân okuyan kişi eğer bununla kabirdekileri Kur’ân sesiyle ünsiyet ettirmeyi düşünüyorsa orada okur, eğer böyle bir kasdı yoksa Allah Teâlâ kıraati nerede olsa işitir.” (Süyûtî, Şerhu’s-Sudûr, s. 304)

*****

İnsanların selde sürüklenen âvâre kütükler misâli zamanın menfî modalarına kapıldığı günümüzde, sağlam bir İslâm şahsiyetiyle ayakta kalabilmemiz; küfür, ilhad ve tâviz selinden üzerimize bir katre dahî sıçramayacak sûrette korunabilmemiz için; yakınlarımıza, âile efrâdımıza, muhitimize Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmeye, onun nûrunu, feyzini, bereketini yaymaya gayret etmeliyiz. Kur’ân-ı Kerîm’e olan ihtiyacımızı aslâ unutmamalıyız. Kur’ân ile dâimî bir ünsiyet içinde hemhâl olmamız; onun emir ve nehiyleri ile istikâmetlenmemize ve ahlâkı ile ahlâklanmamıza vesîle olur. Aksi yönde hareket etmek, büyük bir hüsran sebebidir. Ebedî istikbâli, fânî lezzetler uğruna hebâ etmektir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.