Umre Yaparken Okunacak Dualar

Umre ibadetini ifa edecek kişilerin bu ibadeti tamamlamış olmaları için yapması gerekenler şunlardır:

1- İHRAM HAZIRLIKLARI YAPILIR

Umre yapmak isteyen kimse; gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını giderir, saç sakal tıraşı olur, bıyıklarını düzeltir, tırnaklarını keser ve boy abdesti alır, boy abdesti alma imkanı yoksa abdest alır, vücuduna güzel koku sürünür.

Erkekler, atlet, kilot, çorap, elbise ve ayakkabılarını çıkarırlar. İzâr ve ridâ adı verilen iki parça ihram örtüsüne bürünürler. Ridânın uçlarını birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur.

Ayaklarına arkası ve üzeri açık terlik giyerler.

Bele kemer bağlamada, sırta çanta almada ve şemsiye kullanmada bir sakınca yoktur.

Kadınlar elbise ve ayakkabılarını giymeye devam ederler, başlarını açmazlar, yüzlerini de örtmezler.

2- İHRAM NAMAZI KILINIR

İki rekat ihram namazı kılarlar. Namazın birinci rekatında Fatiha suresinden sonra “kâfirûn” suresini, ikinci rekatında ise yine Fatiha suresinden sonra “ihlas” suresini okurlar.

3- UMREYE NİYET EDİLİR VE TELBİYE GETİRİLİR

Umre yapmak isteyen kimse âfâkî ise mîkât sınırlarını geçmeden, Hıll bölgesinde ikamet ediyorsa bulunduğu yerde, Harem bölgesinde bulunuyorsa Hıll bölgesinde mesela Ten’ım’e giderek ihrama girer. İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek suretiyle girilir. Niyet, umre yapacağının kalben belirlenmesi demektir. Niyetin,

EK13

Allah’ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur” diyerek diliyle ifade edilmesi müstehaptır.

Niyet ettikten sonra,

EK14

Buyur Allah’ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur ” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 27; II, 404. İbn Mace, Menasik, 15. II, 974.) diyerek telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur.

Mekke’ye varıncaya kadar vasıtalara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karşılaştığında, şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, gece ve gündüz, vasıtada, yürürken, otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz namazların arkasından her fırsatta telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife yüksek sesle (İbn Mace, Menasik, 16. II, 975.) söyleyerek yolculuğuna devam eder.

Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife okumak müstehaptır.

4- HAREM BÖLGESİNE GİRİNCE OKUNACAK DUA

Mekke’ye yaklaşıp Harem bölgesine girince;

EK15

Allah’ım! Burası senin haremindir, emin kıldığın yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle” diye dua eder.

Mekke’ye abdestli girmek sünnet , gündüz girmek müstehaptır. Mekke’de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Harem’e gider. Yolda tekbir, tehlil, telbiye ve salavat-ı şerife getirir. Tevazu ve saygı ile

EK16

“Allah’ım! Rahmet kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru” diye dua ederek Mescid-i Harem’e girer.

5- KABE'Yİ GÖRÜNCE OKUNACAK DUA

Beytullah’ı görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu duayı okur.

EK17

Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, Her türlü övgü Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allah’ım! Bu senin Evindir. Onu Sen yüceltin, Sen şereflendirdin, Sen değerli yaptın .Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını, heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah’ım! Sen selamsın ve selamet ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy, ey Celal ve ikram sahibi Allah’ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün” Bildiği başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser. (Abdülğanî el-Mekkî, s. 510. Mevsîlî, I, 203.)

6- HACER-İ ESVED'İ SELAMLAMA

Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp ْ"Bismillahiallahuekber" diyerek Hacer-i Esved’i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmîd getirir. Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Es-ved’i öper, (İbn Mace, Menasik, 27. II, 981-982.) kalabalık ise Hacer-i Esved-i öpmez. İstilam, sünnet , insanları itip kakmak ve eziyet vermek günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.

7- UMRE TAVAFINA NİYET EDİLİR

Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini,

ek18

Allah’ım! Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır.

Tavafını, Kâ’be’yi soluna alıp “Hatîm”in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rüknü Yemânî ve Hacer-i Esved’i uzaktan ْ

ek19

Allah’ım! Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır.

Tavafını, Kâ’be’yi soluna alıp “Hatîm ”in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rüknü Yemânî ve Hacer-i Esved’i uzaktan "Bismillahiallahuekber" diyerek istilamda bulunur. Hacer- i Esved’i istilam, sünnet , Rükn-i Yemânî’yi istilam ise müstehaptır. Rükn-i Yemânî öpülmez, diğer köşeler istilam edilmez.

Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okur.

Tavafın ilk dört şaftı farz; tavaf’ı cünüp, adetli ve nifâs halinde değilken ve abdestli olarak yapmak, avret yerlerini örtmek, tavafı Kâ’be’yi soluna alarak yapmak, tavafa Haceri Esved hizasından başlamak, tavafı Hatîm ’in dışından dolanarak yapmak, gücü yetenin tavaf yürüyerek yapması ve şavtı yediye tamamlamak vaciptir. Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir.

Tavaf’ta “ıztıbâ ‘“ ve ilk üç şavtta “remel ” yapar. (İbn Mace, Menasik, 29-30. II, 983-984.) Tavaf yedi şavta tamamladıktan sonra “Mültezem ”de ve Hatîm ’de dua eder.

8- TAVAF NAMAZI KILINIR VE ZEMZEM İÇİLİR

Mümkünse Makam-ı İbrahim ’in arkasında değilse uygun bir yerde iki rekat “tavaf namazı ” kılar, bu namazı kılmak vaciptir. Namazdan sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved’i istilam eder.

Zemzem içerken şu dua yapılabilir.

Anlamı: "Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım senden, menfaat veren (yararlı ) ilim, geniş rızık ve her derd ve hastalıktan şifa niyaz ederim."

9- UMRE SAY'I YAPILIR

Umrenin sa’yini yapmak üzere Safa’ya gider. Yönünü Kâ’be’ye döner, tekbir, tehlil, tahmîd ve salat ü selam getirir, dua eder. Sa’y yapmaya niyet eder. Niyetini,

ek20

Allah’ım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa’yini yapmaya niyet ediyorum. Sa’yi benim için kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır. Sa’yini yedi şavt olarak Safa’da başlayıp Merve’de bitirir.

Sa’y yaparken mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okur. İki yeşil ışık arasında “hervele ” yapar. Sa’yi tamamlayınca Merve’de dua eder. Umre’nin sa’yi vaciptir. Terk edilirse dem gerekir.

10- TIRAŞ OLUNUR

Berberde veya evde veya otelde saç tıraşı olur veya saçlarını kısaltır, böylece ihramdan çıkar ve bu şekilde umre ibadetini yapmış olur.

Kadınlar, “remel ” ve “hervele ” yapmazlar. Tekbir, tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan çıkmak için saçlarının ucundan parmak ucu kadar kesmeleri yeterlidir. Kadınlar adetli iken tavaf yapmazlar. (Kâsânî, II, 143-149.)

Kaynak: Diyanet Hac İlmihali, DİB Yayınları, 2013, Ankara

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.