Ümmi Hebiba Babanın Annesi "Hz. Fatma"

Hz. Fatma (r.a) neden Ümmi Hebiba yani "Babanın Annesi" lakabını almıştır? Üzen fakat bir o kadar ibret dolu bir hadise...

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

"Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir." (Nisâ, 175)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

"Allah'ım, imanı bize sevdir. Kalblerimizi imanla süsle. Küfrü, fıskı ve isyânı bize çirkin göster. Bizi doğruyu bulanlardan kıl!" (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 424)

ÜMM-İ EBÎHA: BABANIN ANNESİ

Hz. Fâtıma, ilk îman edenlerdendi. Îmanının kuvvetini, daha küçük yaşlarında azgın müşriklere de göstermişti. Abdullah bin Mes’ud (ra) şöyle anlatmıştır:

“Allah Rasûlü (sav) bir gün Harem-i Şerîf’te (Kâbe’nin Rükn-i Yemânî kısmında) namaz kılmaktaydı. Arkadaşları ile beraber oradan geçen Ebû Cehil dedi ki:

“-Hanginiz filan kabilenin ölmüş olan devesinin döl yatağını alıp Muhammed (sav) secdedeyken O’nun sırtına koyabilir?”

Müşriklerden habîs Ukbe bin Ebî Muayt ayağa kalktı ve pis bağırsağı getirip secdede olan Peygamber Efendimiz (sav)’in mübarek omuzlarının üzerine bıraktı. Efendimiz, işkembenin ağırlığından âdeta başını kaldıramıyordu. Müşrikler ise, sevinçlerinden katıla katıla gülüyorlardı.”

Abdullah bin Mes’ud (ra) anlatmaya şöyle devam ediyor:

“-Ben kendi kendime, «Âh eğer Mekke’de benim kavim ve kabilem bulunsaydı, onların himayelerine güvenerek gücüm yettiğince şu işi yapanlara gününü gösterseydim!” demiştim.

Bu olanları gören birisi, hemen Peygamber Efendimizin evine gidip her şeyi anlattı. Hz. Fâtıma-i Zehrâ koşarak Kâbe’ye geldi ve Kâinât’ın en şerefli insanı, biricik Peygamber babasının sırtındaki pislikleri temizledi.

Bütün masumiyeti ve cesaretiyle bunu yapan kimselere haykırarak bedduâ etti. Bu küçücük bedenden yükselen zirveleşmiş îman karşısında, habîs müşrikler susup kaldılar. Aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz, “Ağlama kızım, Allah dinini tamamlayacaktır.” diye onu teselli ediyordu.

Akraba asabiyetinin bile yetmediği bir korku karşısında, Hz. Fâtıma mertti, yiğitti. O, Allah ve Rasulü’nü her şeyden üstün tutuyor ve onları, her şeyden çok seviyordu. Bu sebeple Hz. Fatıma’ya “Ümm-i Ebîha: Babanın Annesi” adı verildi. (Halime Demireşik, Şebnem Dergisi)

İslam ve İhsan

HZ. FATIMA (R.A.) KİMDİR?

Hz. Fatıma (r.a.) Kimdir?

EFENDİMİZİN ÖLÜM HABERİ HZ. FATIMA'YA GELİNCE...

Efendimizin Ölüm Haberi Hz. Fatıma'ya Gelince...

PEYGAMBERİMİZİN KIZI HZ. FATIMA’YA VERDİĞİ SIR

Peygamberimizin Kızı Hz. Fatıma’ya Verdiği Sır

PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V) VEFAT ETMEDEN ÖNCE HZ FATIMA İLE KONUŞMASI

Peygamberimizin (s.a.v) Vefat Etmeden Önce Hz Fatıma İle Konuşması

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.