Tuvalette Konuşmak Caiz midir?

Tuvalette konuşmak günah mıdır? Peygamber Efendimizin sünneti ve hadislere göre; abdest bozarken konuşmanın hükmü nedir?

İslam’da abdest bozarken konuşmanın hükmü ve tuvalet adabı.

ABDEST BOZARKEN ELBİSENİN AÇILMASI

İbn-i Ömer radıyallahu anh’dan: “Peygamber Efendimiz abdest bozacağı vakit yere yaklaşmadan (ayakta) elbisesini toplamazdı (açmazdı).

  • İzah

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem abdest bozmak istediğinde, aşağıya eğilip yere yaklaşmadan elbisesini toplamazdı. Çünkü; ayakta açılmak başkalarının görmesine sebep olabilir. Bilhassa duvarları veya sütresi yüksek olmayan yerlerde de sakıncalıdır. (1)

ABDEST BOZARKEN KONUŞMANIN HÜKMÜ

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini işittim: “İki kimse konuşarak ve avret yerleri açık olarak birlikte abdest bozmaya çıkmasınlar. Çünkü Allah Teâlâ böyle bir duruma gazap eder.” (2)

  • Hadisin Açıklaması

Hadis metninde geçen “yadribâni” gelirler, giderler demektir. Burada abdest bozarlar, anlamında kullanılmıştır. Tercümede her iki manâya işaret edilmiştir. Mü’minin kendi avret yerini açması haram olduğu gibi başkasının avret yerine bakması da haramdır. Kendi avret yerini açan ve başkasının avret yerine bakanlar haram işlemiş olurlar. Bu sebeble Rabbimizin gazabına çarpılırlar. Helâda iken dışarıda olan kimse ile konuşmak mekruhtur. Çarşı helâlarında küçük abdest bozanların hem konuşup hem de abdest bozdukları her zaman görülen gayri edebî hallerdendir. Sahrada tamamen açılıp büyük abdest bozanların durumu daha da ağırdır.

Dipnotlar:

1. Tirmizî Kitâb’ut Tahâret, b. 10, n. 14, s. 21, c. 1

2. İbnli Mâce, Kitâb’ut Tahâret, b. 24. N 342, s. 123, c. 1

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebu Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

TUVALETE GİRMEDEN ÖNCE OKUNMASI GEREKEN DUALAR

TUVALETE GİRMEDEN ÖNCE OKUNMASI GEREKEN DUALAR

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.