'TURKOVAC' Aşısı Geliştirildiği Erciyes Üniversitesinde Gönüllülere Uygulanıyor

Gevher Nesibe Hastanesinde oluşturulan TURKOVAC Aşı Çalışma Merkezi'nde 45 yaşındaki Mustafa Altuntaş'a Türkiye'nin ilk yerli Kovid-19 aşısı yapıldı.

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) iş birliğiyle geliştirilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı "TURKOVAC", faz 3 çalışmaları kapsamında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesinde gönüllülere uygulanıyor.

Hastanede oluşturulan TURKOVAC Aşı Çalışma Merkezi'nde, 45 yaşındaki Mustafa Altuntaş'a Türkiye'nin ilk yerli Kovid-19 aşısı yapıldı.

ERÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çalış, burada yaptığı açıklamada, yerli aşının faz 1 ve faz 2 çalışmalarının üniversitelerinde tamamlandığını anımsattı.

Faz 3 çalışmalarının Sağlık Bakanlığının bünyesinde İstanbul ve Ankara'da üç merkezde sürdüğünü aktaran Çalış, "Bu hafta Kayseri Şehir Hastanesi ve Erciyes Üniversitemiz de çalışmalara dahil edildi. 5 merkezde faz 3 çalışmaları sürüyor. Faz 1 ve faz 2'si üniversitemizde tamamlanmış TURKOVAC aşısının, faz 3 çalışmasında da yer almamız çok önemliydi. İnşallah bir an önce faz 3 çalışmaları hızlı bir şekilde tamamlanır ve acil kullanımla, yaygın kullanıma geçer." diye konuştu.

Aşıya gönüllü ilgisinin yoğun olduğunu anlatan Çalış, aşının önceki süreçlerine katılanlara teşekkür etti.

Faz 3 çalışmalarının kısa sürede tamamlanması için uygun şartları taşıyanları aşı merkezine davet eden Çalış, isteyenlerin e-nabız üzerinden gönüllü olabileceğini belirtti.

Aşı uygulanan Mustafa Altuntaş ise ERÜ'ye teşekkür ederek, "Dört gözle bu aşıya gönüllü olmayı bekliyordum. İnşallah hayırlı olur." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.