Türkiye'nin İlk "Kelime Müzesi" Ziyaretçilerini Bekliyor

Yazar Şermin Yaşar tarafından Türkçe kelimelerin, atasözlerin ve deyimlerin anlamını çocuklara ve gençlere öğretmek amacıyla kurulan Türkiye'nin ilk "Kelime Müzesi" kapılarını açtı.

Yazar Şermin Yaşar tarafından, Türkçe kelimelerin, atasözleri ve deyimlerin anlamını çocuklara ve gençlere öğretmek amacıyla kurulan Türkiye'nin ilk "Kelime Müzesi" kapılarını ziyaretçilere açtı.

Ankara Kalesi'ndeki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin karşısında yer alan, geçmiş yıllarda zahire ve tiftik ambarı olarak kullanılan dört katlı yapı, restorasyonla müze haline getirildi.

Müzenin açılış programı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde yapıldı.

Programda sunuculuğu, oyuncu ve sunucu Ceyda Düvenci üstlendi.

Yazar Şermin Yaşar ile arkadaşlıklarını anlatan Düvenci, Yaşar'ın, çocuklara, hayatları boyunca kullanacağı dilin temeli olan kelimelerin anlamlarını öğretmek için yola çıktığını ve bugün bu hayalini gerçekleştiğini söyledi.

Şermin Yaşar ise çocukken çok laf dinlediğini, konuşulan her kelimeyi analiz ettiğini belirterek, açılışa katılan çocuklara, kelimeleri merak etmeleri ve iyi bir dinleyici olmaları tavsiyesinde bulundu.

Bir yıl önce ziyaret ettiği Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin bahçesinde otururken, bugün müze olarak açtığı yapının satılık ve kiralık olduğunu öğrendiğini anlatan Yaşar, binanın çok eski olduğunu ve yeniden onarıldığını ifade etti.

Müzeyi oluşturmak için bir yıl emek verdiklerini söyleyen Yaşar, "Kelime Müzesi hep hayalimdi. Çocuklarımız 12 yıl Türkçe dersi görüyorlar ve hiçbir zaman kelimelerle haşır neşir olmuyorlar. Bu müzede kelimelerin anlamlarını düşünme fırsatı bulacaklar." dedi.

Türkiye'nin her ilinde kelime müzesi açılmasını istediklerini belirten Yaşar, "Bugün Dil Bayramı, bugün Türkiye'nin ilk Kelime Müzesinin açılmasını çok istedim. Bayramın kutlu olsun Türkçemiz." diye konuştu.

Açılışa konuk olarak katılan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı da Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin, Anadolu'nun kadim medeniyetlerine ve anıtsal eserlere ev sahipliği yapması ve Ankara'ya değer katması bakımından önemli olduğunu belirtti.

Ortaylı, Kelime Müzesi'nin kurulmasının çok anlamlı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Anne babalar, çocuğumuz okumayı öğrenemedi diye üzülmeyin, kabahat sizde değil, Milli Eğitim Bakanlığında. Harfler üzerinden okuma, yazma öğretmek gibi acayip bir sistem var birkaç yıldır ve bu devam ediyor. Bunu yapanlar Türkçeyi bilmiyorlar. Türkçeyi bilmek ve alfabesini değerlendirmek için dil, tarih ve kültür üzerinde derin bilgi sahip olmak gerekiyor."

İlber Ortaylı, çocuklara, kelimeleri anlamaları ve üzerinde düşünmeleri için Kelime Müzesi'nde gezmelerini, ardından da Anadolu Medeniyetleri Müzesini ziyaret etmelerini önerdi.

Açılış programına, eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Ankara İl Kültür Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu da katıldı.

Açılış konuşmalarının ardından müzenin açılış kurdelesini, İlber Ortaylı ve Ziya Selçuk kesti.

Kelimeler sanatla buluştu

Müze ziyaretçilere, Türkçenin söz varlığının eşsiz zenginliğini kelimelerin sanatla, görsel tasarımla, duyguyla bir araya geldiği sergiler ve enstalasyonlar üzerinden deneyimleme imkanı sunuyor.

Müzede, en alt katta kökler, giriş katında kelimeler, en üst katta da cümlelerle ilgili sergi alanları yer alıyor.

Müzenin giriş ve birinci katını birbirine bağlayan merdiven arasında, Türkçe, Uygur, Göktürk ve Arap harflerinin olduğu cam ve pirinç avize dikkati çekiyor.

Pek çok sanatçının resim, enstalasyon, seramik gibi eserlerinin sergilendiği müzede, İranlı bir sanatçının, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarından yaptığı üç boyutlu dijital heykeli de yer alıyor.

Müzeye girişte misafirleri, "Hoş geldiniz", "Sefalar getirdiniz", "Ne iyi ettiniz de geldiniz", "Aman efendim gözümüz yollarda kaldı", "Hangi rüzgar attı sizi buraya?", "Nerelerdeydiniz?" cümleleri karşılarken, ziyaretçiler çıkışta, "Hoşça kalın", "Allah'a ısmarladık", "Yine bekleriz", "Yolunuz açık olsun", "Arayı açmayalım", "Özletmeyin kendinizi" cümleleri ile uğurlanıyor.

Kelime Müzesi, pazartesi günleri hariç, diğer günler 10.00 ile 17.00 saatleri arasında açık olacak.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.