Türkçe Ne Demek?

Türkçe nedir, ne anlama gelir? Çağdaş Türk dilleri hangileridir? Türkçe’yi kimler konuşuyor? Türkçe nerelerde konuşuluyor? Türkçe’nin anlamı ve Türkçe ile ilgili cümleler.

Türkçe, “Türklerin konuştuğu dil” demektir.

TÜRKÇE NEDİR?

Türkçe sözlükte, “Ural – Altay dil âilesinin Altay dilleri dalına, yapı bakımından eklemeli diller grubuna giren, Türkiye’de, Türk ülkelerinde ve Türklerin yaşadığı ülkelerde kullanılan dil, Türk dili” anlamlarına gelir.

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya’da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir.

ÇAĞDAŞ TÜRK DİLLERİ

Türk dillerinin konuşurlarının % 40 civarında bir kesimi Türkiye Türkçesi konuşur. Türkiye Türkçesi dışında Azerbaycan Türkçesi, Başkurtça, Çuvaşça, Kazan Tatarcası, Kazakça, Kırgızca, Nogayca, Özbekçe, Türkmence ve Yakutça Türk dilleri ailesinin en çok konuşulan diğer üyeleridir.

Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Gagavuzca, Kaşkayca ve Türkmence gibi diğer Oğuz dilleri ile büyük oranda benzerdir. Ayrıca Kırım Tatarcası ve Urumca da tarih boyunca Osmanlı Türkçesi gibi Oğuz dilleri ile etkileşimlerinden ötürü Türkiye Türkçesi ile benzerlikler gösterir.

TÜRKÇE İLE İLGİLİ CÜMLELER

Türk yavrusu hıçkırıklarını zapt edemeyerek Türkçe, ben Bulgarca bilmem, dedi. (Yahya Kemal Beyatlı)

***

Ana gibi yâr olmaz, İstanbul gibi diyar / Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar / Gecesi sümbül kokan / Türkçesi bülbül kokan / İstanbul İstanbul. (Necip F. Kısakürek)

***

Ataların bize bıraktığı en güzel iki şeyden biri bugünkü Türk vatanı ise ikincisi Türkçe’dir. (Nihat S. Banarlı)

***

Salâhiyeti o derece geniş ve şümullu, Türkçesi öyle vurduğu vurduk, kırdığı kırdık idi ki önünde vâlilerle mutasarrıflar diz çöküyordu. (Refik H. Karay)

***

Türkçe giderse Türkiye gider. (Oktay Sinanoğlu)

İslam ve İhsan

TÜRKÇE İLK SİYASETNÂME ÖRNEĞİ

Türkçe İlk Siyasetnâme Örneği

İLK TÜRKÇE MEVLİDLER

İlk Türkçe Mevlidler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.