Tevcih Ne Demek? Tevcih Ne Anlama Gelir?

Tevcih ne demek? Tevcih kelimesinin anlamı nedir? Tevcih kelimesine örnek cümleler...

Tev­cîh: Bel­li bir yö­ne dön­dür­me, çe­vir­me. Bir kim­se­ye hi­tab et­me. Açık­la­ma, tef­sîr et­me anlamlarına gelmektedir.

TEVCİH KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Târihte hayâtının tamâmı en ince teferruâtına kadar tespit edilebilen tek Peygamber ve hattâ tek insan da, Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir. Peygamberler silsilesinin, insanlığı Hakk’a ve hayra tevcih husûsunda birer emsâl teşkil edebilecek davranış mükemmelliklerinden günümüze ancak muayyen miktarda hâtıra intikâl edebilmiştir. Hâlbuki Âhir Zaman Nebîsi -aleyhissalâtü vesselâm- Efendimiz’in en basitinden en girift ve mükemmeline kadar bütün fiilleri, sözleri ve ifâdeye aksettiği kadarıyla gönül âlemi, anbean tâkib edilmiş ve târihe bir şeref levhası hâlinde kaydedilmiştir. Üstelik bunlar, Allâh’ın büyük bir lutfu olarak, asırlar ötesinden kıyâmete kadar gelecek bütün insanlığa intikâl etme mazhariyetine erdirilmiştir.

*****

Kur’ân-ı Kerîm bu tefekkürü, kendi yücelik ve misilsizliği hususuna da tevcîh eder:

“Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Eğer o Allâh’tan başkasından gelseydi, onda pek çok ihtilâflar, tezatlar bulacaklardı.” (en-Nisâ, 82)

*****

İmam Mâturîdî’ye göre Cenâb-ı Hak kullarına hayra da şerre de yönelebilecek cüz’î bir irâde vermiş ve onları Kitap ve Peygamber ile desteklemiştir. Kul bu irâdeyi hakka tevcih etmezse mes’ûl olur. Cenâb-ı Hak, “İlim” sıfatının muktezâsı olarak kulunun cüz’î irâdesini nerede kullanacağını bildiği için onun kaderini daha önceden yazmıştır.

*****

Gönlündeki muhabbeti Hakk’a tevcîh ederek merhale merhale ilâhî muhabbete yani “vuslat”a nâil olmaya çalışan mü’minin sâhip olması gereken
güzel hasletlerden biri de «İhsân ve Murâkabe» hâlidir. Bu hâl ilâhî müşâhedenin kalbde bir şuûr hâline gelerek söz, duygu ve davranışlarımızın Hakk’a yönelmesidir. Allâh’a ihlâs ile ibâdette bulunabilmek, kullarına derin bir gönül hazzıyla yorulmadan, bıkıp usanmadan, kimseyi incitmeden ve kimseden incinmeden büyük bir îman lezzeti içinde hizmet edebilmek, kâinât kitâbının sayfalarını okuyabilmek ve varlıkların hâl lisânından anlayabilmek, ancak ihsân ve murâkabe duygusu ile mümkündür.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.