Tevbe Etmenin Fazileti

Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı bugünün hutbesinde (05 Mayıs 2017) " Tövbe " konusu ele alınarak, İslam'da tövbe halinde olmanın, sürekli istiğfar etmenin öneminden bahsediliyor.

İnsan yaratılışı gereği acizdir ve bu sebebiyetle hataya düşmesi, günaha bulaşması kaçınılmazdır. Peki bir müslüman bulaştığı yanlıştan en çabuk nasıl dönebilir?

CUMA HUTBESİ: NEDAMET VE ÜMİDİN ADI: TÖVBE

Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün. Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlerine koysun…”1

Kardeşlerim!

Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri de etTevvab’tır. O, tövbeleri kabul edendir. Engin rahmetine sığınanları affedendir. O, Ğafûr’dur; dileyeni ve dilediğini bağışlayandır. ayetinde ifade edildiği gibi, Rabbimiz, tövbe edenleri sever. Kendisine yönelen elleri asla boş çevirmez. Samimiyetle yakaran gönülleri mahcup etmez. Nedametle gözyaşı dökenleri boynu bükük bırakmaz.

Aziz Müminler!

Hepimiz beşeriz. İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Bu imtihanda günah da bizim içindir, sevap da. Günahlara karşı kimi zaman direnç gösteriyoruz. Kimi zaman da gaflete düşüp hata işliyoruz. Ancak biliyoruz ki günahlarımız karşısında Rabbimizin rahmet kapısı ardına kadar açıktır. Bize düşense günahta, hatada ısrar etmemektir. Bunları düzeltme erdemini gösterebilmektir. Rabbimizin mağfiretine sığınmaktır. Samimi bir tövbeyle, içten bir yakarışla O’nun affını talep etmektir.

Kardeşlerim!

Tövbe, acziyetimizin itirafıdır. Allah’a olan ahdimizde zaman zaman zafiyete düştüğümüzün açık bir ifadesidir. Tövbe nimetini Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda ilk insanın dilinden bizlere öğretmiştir. Âdem (a.s) ve eşi Havva validemiz, Allah’a şöyle tövbe etmişlerdir: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz.”2

Kardeşlerim!

Tövbe, yenilenme ve temizlenme kararlılığıdır. Dünya hengâmesinde zamanla kirlenen zihinlerin, dillerin arınmasıdır. Kararan ve katılaşan kalplerin yumuşamasıdır. Zedelenen gönüllerin durulmasıdır, sükûnete kavuşmasıdır. Bizim için bir teselli ve umut kaynağıdır tövbe. Buhranlı anlarımızda sığınacağımız güvenli bir limandır. Zira yanlışlarımızda, hatalarımızda herkes bizi terk etse de Rabbimiz bizi terk etmez. Herkes bize yüz çevirse de O bize yüz çevirmez. “Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Diğer bütün günahları dilediği kimseler için bağışlar.”3 Yeter ki bizler, O’nun varlığına ve birliğine olan imanımıza sadık kalalım. Yeter ki, O’nun engin rahmetinden ümidimizi kesmeyelim. O’nun affından kendimizi mahrum bırakmayalım. Yeter ki zaaflarımıza yenik düşüp günah işlediğimizde içtenlikle bağışlanma dileyelim.

Kardeşlerim!

Rahmet, mağfiret ve arınma mevsimi Ramazan’ın habercisi olan bir Berat Kandiline daha ulaşmak üzereyiz. Önümüzdeki Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece, Şaban ayının 15. gecesini yani Berat Kandilini idrak edeceğiz. Ruha ağır gelen her türlü sıkıntıdan, mümini inciten her türlü hatadan, insana yakışmayan her türlü kötülükten kurtularak Rabbimizin beratına ulaşmak için eşsiz bir fırsat daha yakalayacağız. Hızla akıp giden ömür içerisinde bizlere böylesine güzel bir fırsat bahşeden Cenab-ı Hakk’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Berat Kandilinizi şimdiden tebrik ediyorum.

Kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), Berat Gecesinde yapılacak tövbelerin geri çevrilmeyeceğini haber vermiştir.4 Öyleyse geliniz bu geceyi fırsat bilerek günaha dönmemek üzere tövbe edelim. Dünyanın hengâmesi içerisinde zaman zaman âhireti unuttuğumuz için tövbe edelim. Kimi zaman en yakınlarımızdan bile sevgi, ilgi ve merhameti esirgediğimiz için tövbe edelim. Eşimizi, evladımızı, akrabalarımızı, yetimleri, kimsesizleri, ihtiyaç sahiplerini ihmal ettiğimiz günler için tövbe edelim. Rabbimizin bizlere emaneti olan birbirimizin haklarına riayet edemediğimiz; Peygamberimiz (s.a.s)’in emrettiği üzere bir vücudun uzuvları, bir binanın tuğlaları gibi olamadığımız için tövbe edelim.

Unutmayalım ki pişman olunduğunda günahının büyüklüğü sebebiyle tövbe kapısı yüzüne kapanacak hiç bir günahkâr yoktur.

1 Tahrîm, 66/8.

2 A’râf, 7/23.

3 Nisa, 4/48, 116.

4 İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 191.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.