Tenasüp Ne Demek? Tenasüp Anlamı Nedir?

Tenasüp ne demek? Tenasüp kelimesinin anlamı nedir? Tenasüp kelimesine örnek cümleler...

Tenâsüp: Uyma, uygunluk, birbirini tutma. Mânâ ilgisi bulunan kelimeleri bir arada kullanma anlamlarına gelmektedir.

TENASÜP KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Kaderin hükmünü tenkit, bir cehâlet, tabiri câizse bir hamâkattir. Zîrâ onun hükmü, dâimâ yerli yerincedir. Meselâ içinde yaşadığımız âlemde bir an ve bir milimetre dahî şaşmayan bir denge ile devamlı dönen ve dünyâmızı aydınlatan güneş hakkında onun keyfine göre davranıp da dünyâdan uzaklaşacağı veya dünyâya yaklaşacağı tarzında mü’min-kâfir kimsenin bir tedirginliği ve güvensizliği yoktur. Herkes inanır ki güneş, bir an dahî şaşmayan belirli bir nizâm içinde hergün doğar ve batar. Bunun gibi müsbet-menfî meydana gelen her hâdisenin de hikmeti bilindiği takdirde bilâ-istisnâ söylenecek yegâne söz dâimâ “En doğrusu bu!” ifadesinden, yâni ilâhî proğramı tasdîkten ibârettir. En münkir kâfirler bile kendi bünyelerinde takdîr olunan ilâhî tenâsüp, nizâm ve cihazların işleyişi karşısında gayr-i ihtiyârî bu hakîkate hayrân olurlar. İlâhî takdîr programından müsâade-i ilâhî çerçevesinde çözülebilen her sır, tenkit şöyle dursun kâfir de olsa akl-ı selîm her beşeri, âdetâ ebedî bir hayret ve şaşkınlık vadisinde dolaştırmaktadır. Bu hususta ileri geri konuşanlar, sadece takdîrin sırrından bî-haber olan, akıl ve idrâk mahrûmlarıdır. Bunlar, hayır-şer, doğruyanlış, hak-bâtıl bilmeyen cehâlet kurbanlarıdır.

*****

“el-BÂRÎ / yaratıcı” sıfatının tecellîlerini de gönül gözüyle seyretmeden, kâmil mânâda bir mânevî tahsilden söz edilemez. Cemâdât, nebâtât, hayvanat ve insanları, bütün cihazlarını birbirine uygun olarak, müthiş bir âhenk ve tenâsüp içinde yaratan Rabbimizin ilâhî hükümranlığı
karşısında kulun hayran olması, kâinattaki ekolojik denge ve ilâhî nizâmın ihtişâmını kalben idrâk etmesi şarttır.

*****

Çok temiz, çok güzel, sâde ve mütenâsip giyinirdi. Dağınıklıktan hoşlanmaz, hemen zarif bakışları değişirdi. Başındaki bereden ayaklarındaki ayakkabıya, boyun bağından üzerindeki paltoya kadar her şeyinde bir incelik, tenâsüp ve güzellik vardı. Hele bir de Harameyn’de bulunduğu zamanlarda beyazlara bürünmüş hâli vardı ki, âdeta seyrine doyulmayan eşsiz bir manzaraydı.

*****

Kur’ân-ı Kerîm’in âyet ve sûreleri arasında muhteşem bir tenâsüp mevcuttur. Kur’ân, farklı mekân ve zamanlarda peyderpey nâzil olmasına ve pek çok farklı mevzûdan bahsetmesine rağmen, metni içindeki birlik ve insicâmı ile, son derece muhteşem bir sanat harikasıdır. Bütün bölümleri arasında bir üslûp ve mantık bütünlüğü görülür.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.