Tasavvuf Yoluna Girmek (Manevi Ders Almak) İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hakk dostları, bir tasavvuf/tarikat yoluna intisap etmek başka bir deyişle manevi ders almak isteyenlerin Kur’ân ve Sünnet ölçüleri içinde bir hayat yaşamları gerektiğini bildirmişler ve bu kişilere şu soruları sormuşlardır...

Şunu aslâ unutmamak îcâb eder ki, Cenâb-ı Hakk’a kulluk vazifelerimiz, sadece namaz, oruç ve hac gibi ibadetlerden, zâhirî, bedenî ve maddî vecîbelerden ibaret değildir. İslâm, hayatın her safhasını en güzel ölçülerle tanzim eder. İbadetlere ilâveten; akāid, ahlâk, muâmelât, ukûbat ve muâşerete de hassas ölçüler getirir. Bu sebeple hayatın ilâhî tanzîme uygun olması için, onun hiçbir safhasının ihmal edilmemesi gerekir. Çünkü şeytan ve nefis; bulduğu tek bir zaaf gediğinden girerek her şeyi mahvedebilir.

Bu itibarla kâmil bir mü’min, hayatının hiçbir safhasında İslâm’ın ölçülerine bîgâne kalmamalıdır. Bilhassa da mânevî terbiye yolculuğu olan tasavvufî hayatta...

MANEVİ DERS ALMAK İSTEYEN KİŞİYE SORULAN SORULAR

Nitekim merhum Mûsâ Efendi, mânevî ders almak için gelenlerin Hakk’a yakınlık durumunu yoklamak üzere, onlara evvelâ şu minvalde sualler sorardı:

  • Maddî ve mânevî ahvâlin ne durumda?
  • Geçimini nasıl temin ediyorsun? Kazancın helâl mi? Haram veya şüpheli bir vaziyetin var mı?
  • Memursan, maaş aldığın vazifeni tam ve düzgün yapıyor musun? Mesâine dikkat ediyor musun? İhmalkârlık, iltimas, rüşvet vb. musîbetlerden kendini muhafaza ediyor musun?
  • Esnaf isen, ticaretin nasıl? Alışverişinde bir yanlışlık var mı? Yalan, kandırma, gabn-i fâhiş, karaborsacılık ve benzeri haramlardan titizlikle sakınıyor musun?
  • Alıp sattığın şeyler helâl mi, yoksa Allâh’ın yasak ettiği şeylerden mi?
  • Fâizle iştigâlin var mı?
  • Kirada mülkün varsa, ne tür işlerde kullanılmak üzere kiraya verdin? Kazancına buradan haram veya şüpheli bir şey bulaşıyor mu?
  • İşveren isen, hak-hukuka riâyetin nasıl? Kul hakkına dikkat ediyor musun? Çalışanlarının haklarını, daha onların alın teri kurumadan, vaktinde veriyor musun?
  • Çalışanlarını, bir kardeş olarak görüp onlara mûnis davranıyor musun? Onların sadece karınlarını doyurmakla yetinmeyip, mânen de doyurmaya gayret ediyor musun? Kendin bizzat örnek olarak; çalışanlarını ibadete, kulluğa, takvâya teşvik edebiliyor musun?
  • İmkânın varsa; zekât, öşür, hayrat, sadaka, infak hususundaki fedakârlık durumun nasıl?
  • Aile hayatın nasıl? İlâhî tâlimatları aile fertlerine tâlim ve telkin edebiliyor musun? Bu hususta onlara güzel bir örnek teşkil ediyor musun?
  • Anne-babanın durumu nasıl? Onların haklarına riâyet ediyor musun? Zira Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «Üf!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (el-İsrâ, 23)

  • Şayet anne-baban bakıma muhtaç hâlde iseler, onlarla yeterince alâkadar oluyor musun?
  • Sana Allâh’ın emâneti olan evlâtlarının eğitimi hususunda ne yapıyorsun? Onlara ne öğretiyorsun? Hangi kültürü veriyorsun? Çocuklarının ebedî istikballerine, dünyevî istikballerinden daha çok ehemmiyet veriyor musun? Evlâtlarına; niçin dünyada bulunduklarını, nereden gelip nereye gideceklerini, kimin mülkünde yaşadıklarını, bu cihânın bir imtihan mektebi olduğunu îzah edebiliyor musun?
  • Evlâtlarının Kur’ân-ı Kerîm eğitimine ihtimam gösteriyor musun? Onları küçük yaşlarından itibaren namaza, câmiye, cemaate alıştırıyor musun?..

Velhâsıl Mûsâ Efendi -rahmetullâhi aleyh-, mânevî ders almak isteyenlere, evvelâ Kur’ân ve Sünnet ölçüleri içinde bir hayat yaşamalarını şart koşardı. Bu ahvâl düzgün olmadan, ders vermezdi. Bir misafire lokum ikram eder gibi, sadece ders kâğıdı verilip geçilmesini uygun bulmazdı.

Zira tasavvufun gayesi, kulluk hayatımızda şerîati kemâle erdirmektir. Böylece ilâhî emir ve nehiylere lâyıkıyla riâyeti temin etmektir.

Şerîat, İslâm binasının temelidir. Bir binanın temeli çürükse, istediğin kadar kat çık, bir depremde yıkılır gider. Zayıf bir temelin üzerine sağlam bir binâ inşâ edilemez. Bunun gibi, mânevî terakkî için de, muhakkak ki şerîat temelleri üzerinde bir kulluk hayatı yaşamamız elzemdir.

Bu hakîkate zıt bir şekilde, bilhassa günümüzde tasavvufî neşveye sahiplik iddiasıyla arz-ı endâm eden bazı çevrelerde, her şeyi kalbî ve bâtınî hükümlerden ibâret görüp, dînin zâhirî hükümleri diyebileceğimiz şerîati ihmâl etme gafletine, sıkça rastlanmaktadır. Şüphesiz ki bu hâl, tasavvufun özünden uzaklığın açık bir göstergesidir.

Bu gibi kimselerin; “Kalbin temiz olsun da, amelin az olsa da olur(!)” şeklinde, nefsânî tâvizlere kapı açan anlayışıyla, şerîatin hâdimi olan gerçek tasavvufun, hiçbir alâkası yoktur.

Tasavvuf; şer’î hükümleri hayatın her safhasında en makbul kıvamda yaşayabilmenin kalbî eğitiminden ibârettir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi Temmuz 2019

İslam ve İhsan

TASAVVUF NEDİR, İNSANA NE KAZANDIRIR?

Tasavvuf Nedir, İnsana Ne Kazandırır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.