Tarihi Medrese 6 Asırdır Hafız Yetiştiriyor

Amasya'nın Gümüşhacıköy ilçesinde bulunan Haliliye Medresesi'nde 6 asırdır hafız eğitimine devam ediliyor.

Gümüşhacıköy Müftülüğü bünyesinde hizmet veren ve mimarisiyle dikkati çeken medrese, kurulduğu günden bu yana aralıksız olarak hafız yetiştirmeyi sürdürüyor. Medresenin dikdörtgen avlusunun etrafında ahşap ve sivri kemerli, düz tavanlı revaklar bulunuyor. Arka kısımlarda ise medrese odaları ve dershaneler sıralanıyor.

Gümüşhacıköy Müftüsü Hamdi Uzunharman, medresenin Çelebi Sultan Mehmed'in talimatıyla Gümüş Madeni Emirliği'ne tayin edilen Halil Paşa tarafından 1413 yılında yaptırıldığını söyledi.

"OSMANLI DÖNEMİNDE SELÇUKLU ÜSLUBUYLA YAPILMIŞ"

Tarihi yapının bölgenin en önemli simgelerinden biri olduğuna dikkati çeken Uzunharman, şunları kaydetti:

"Bu medreseyi en önemli kılan özellik, Osmanlı döneminde Selçuklu üslubuyla yapılmış olmasıdır. Osmanlı döneminde Selçuklu üslubuyla yapılan başka bir medrese bulunmuyor. Medrese, dikdörtgen planlı, üstü açık şekildedir. İçerisinde 15 oda bulunmaktadır. Bu odaların 12'sinde öğrencilerimiz kalıyor. Odalardan 2'si dershane, biri de müze olarak hizmet veriyor. Şu an medresede 50 öğrenci eğitim alıyor. Çocuklara yatılı olarak hafızlık eğitimi veriliyor. Bir öğrenci ortalama 2 yılda mezun oluyor. Genelde 10 ila 17 yaş arasında öğrencileri kabul ediyoruz."

MEDRESE İÇİNDE "GARİP HAFIZ" MEZARI BULUNUYOR

Medresede Kur'an-ı Kerim'i yüzünden okuma, talim, tecvid, tashih-i huruf çalıştırılarak dini bilgiler, itikat, ibadet, siyer, ahlak dersleri işlendiğini bildiren Uzunharman, "Medrese 2009 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edildi. Amasya'ya gelen yerli ve yabancı turistler tarafından büyük ilgi gören medrese mimarisiyle dikkat çekiyor. Medresemizin içinde burada tahsil gördükten sonra hafız yetiştiren, halk arasında 'Garip Hafız' olarak bilinen İbrahim Hakkı Hazretleri'nin mezarı da bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.