Talâk Suresi 9. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Talâk Suresi 9. ayeti ne anlatıyor? Talâk Suresi 9. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Talâk Suresi 9. Ayetinin Arapçası:

فَذَاقَتْ وَبَالَ اَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ اَمْرِهَا خُسْرًا

Talâk Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):

Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu tam bir hüsrân oldu.

Talâk Suresi 9. Ayetinin Tefsiri:

Yukarıdaki âyetlerde, İslâm’ın çok ehemmiyet verdiği aile yapısı üzerinde durularak, aile içi münâsebetlerin düzenli, hak ve hukuka bağlı olarak tesis edilmesi talep edildi. Harcamalar­da İslâm’ın istediği itidal çizgisine uyulmasının gerekliliği belirtildi. Aile yapısının sağlamlaştırılması ve onun bozulmaması için de en üst seviyede bir hassasiyetin gösterilmesi tavsiye edildi. Fertlerin terbiyesine ve toplum düzenine zarar verecek aile içi ve eşler arası problemlerin çözüme kavuşturulması için yol gösterildi. Cenâb-ı Hakk’ın bu hususlardaki buyruklarına uymanın fert, aile ve toplum hayatı açısından ehemmiyeti vurgulandı. Bunların hemen peşinden burada Allah’ın ve O’nun gönderdiği peygamberlerin buyruklarına karşı baş kaldıran, taşkınlık eden toplumların acı akıbetlerine yer verilmesi, toplumun çekirdeğini oluşturan aile müessesinin ve bununla yakından alakası olan iktisadî nizamın sağlam bir yapıda olması ve sağlıklı işlemesinin, medeniyetlerin varlık ve bekâları açısın­dan ne kadar mühim olduğuna işaret etmektedir. Dolayısıyla böyle bir yapının kurulup geliştirilebilmesi, ancak bütün hal ve hareketlerini, tutum ve davranışlarını Allah’a kâmil bir iman, amel-i sâlih ve ahlâk-ı hamîde düstûrlarıyla şekillendirip kontrol eden fertler yetiştirilmesine bağlıdır. İşte Allah Teâlâ, bahsedilen bu imanî, amelî ve ahlâkî esasları bildirmek üzere bir hikmet, öğüt ve uyarı kitâbı olan Kur’ân-ı Kerîm’i indirmiştir. O’nun açık ve ilâhî buyrukları açıklayıcı âyetlerini insanlığa okuyup tebliğ etmek üzere Hz. Muhammed (s.a.s.)’i peygamber olarak göndermiştir. Kur’an ve Peygamber’e itaat edip, iman ve sâlih  amellerle tezyin edilmiş bir kulluk hayatı yaşayanları, cennetlere yerleştireceğini ve onlara pek güzel rızıklar ihsan edeceğini müjdelemiştir. Şüphesiz Allah va’dini yerine getirecek ve müjdelediği nimetleri verecek güçtedir. Çünkü:

Talâk Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Talâk Suresi 9. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.