yolculuk

Hücre Göçündeki Mucize

Hücrelere, gidecekleri yerin konumu bildirilmiş, ancak ellerine bir harita ya da pusula verilmemiştir. Buna rağmen onlar, embriyo içinde özel bir yol takip ederler. Gidecekleri yere ulaştıkları anda da dururlar. Yani milyarlarca hücre, gidecekleri yeri ve gidiş yollarını bilirler, yolculuğa çıkmaya ve kendilerine ait olan yere geldiklerinde de durmaya karar verirler.

Bir İnsanı Tanımanın 3 Yolu

Hazret-i Ömer Efendimiz bu üç soruya cevap vermeden bir şahsın tanınamayacağını söylüyor.

'cennetin Bedeli' Nedir?

Altınoluk Dergisi, Mart 2016 ile 31’inci yılından ay almaya başlıyor. 1986’dan 2016’ya kadar okuyucularıyla buluşan derginin, ilave ekler ve her yıl verdiği hediye kitaplarla her evde bir Altınoluk kütüphanesi oluştu. Altınoluk 361. sayısında "Cennetin Bedeli" kapak dosyasıyla çıkıyor.

Dünyadan El-etek Çekmeli mi?

Ömrümüzün günleri takvimlerdeki yıllara eş akıp giderken, bu akışa “dur” deme imkanı olmayan bizler o gidişe kapılmakta, dünyanın bin bir türlü hali içinde hep birlikte yuvarlanıp gitmekteyiz. Bu, hiç kuşkusuz mecburi/zorunlu bir yolculuk halidir. Bizler de pek tabii olarak doğumla başlayıp ölümle âhirete uzanan bu yolun yolcularıyız.

Suriyeliler 'avrupa Umuduyla' Yürüyorlar

Büyük istanbul Otogarı'ndan ayrılan yaklaşık 500 kişilik sığınmacı grubu, Avrupa'ya gitmek için Edirne yönünde yürüyor.

Mahremsiz Yolculuk Yapılır mı?

İslam'a göre bir kadının mahremi olmadan “yolculuk/sefer” şartlarını taşıyan bir yere tek başına gitmesi câiz midir? Kadın hangi şartlarda yolculuk yapabilir? Kadının yolculuk kuralları nelerdir? İşte cevaplar...

Umrede Hilton’da Kalmak Neler Öğretiyor?

Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, umrede Hilton'dan Kabe'ye yaşadığı yolculuğu anlatıyor.

Mezhepler Arası Geçiş Olur mu?

Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Erkam Radyo'da Fıkıh Saati programında, "Mezhepler arası geçişler duruma göre kullanılabilir mi?" sorusunu cevaplandırıyor.

Dua ve Zikir Nasıl Yapılmalı?

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı “Dua ve zikir sesli mi yoksa sessiz mi yapılmalı?” sorusuna ayet ve hadisler ışığında cevap verdi.

20 Yıl Önce Bunlar İsraftı

Malı, Allah Teâlâ’nın uygun görmediği, yasakladığı yerlere dağıtmaya harcamaya (israf) denir. İslam dinine göre “israf” haramdır. Kalbin hastalığıdır. Yani manevî bir hastalıktır. Dinimiz hasisliği, cimriliği kötülediği gibi birçok ayeti kerime ve hadis-i şerife ile de israfı kötülemiştir. Kur’ân’i ve kalbi bir pencereden yaklaşık 20 yıl önce Sadık Dana (k.s.) tarafından kaleme alınan bu makalede Türkiye’nin israfla imtihanı özetleniyor. Bugün israfla olan imtihanımız dünden daha çetin geçiyor elbette. Bugünü anlamak için düne bir bakalım isterseniz...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.