Suriye'deki kanlı iç savaş bir çok kenti de harap hale getirdi. Bir zamanlar insanların gezip alışveriş yaptığı tarihi çarşılar, tedavi oldukları hastaneler ve hatta camiler ağır silahlarla yerle bir oldu. Suriye'nin ikinci büyük şehri Halep'in havadan çekilen görüntüleri de yıkımın boyutunu gösteriyor.
PKK’nın Suriye kolu PYD, Rusya’nın desteğiyle ele geçirdiği Suriye'nin Türk kasabalarında ezân okunmasını ve namaz kılınmasını engelliyor.
İstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Yrd. Doç Dr. Talha Köse, Suriye'deki son gelişmelerin Türkiye'nin iç güvenliği açısından taşıdığı tehlikeleri değerlendirdi.
Esed güçlerinin Azez’e saldırması halinde bölgeden 100 binin üzerinde Suriyelinin Türkiye’ye akın etmesi bekleniyor.
Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu HCN Koordinatörü ve eski Suriye Başbakanı Hicab, Türkiye'nin Suriye halkının temel taleplerine ulaşması için verdiği destek için Başbakan Davutoğlu'na teşekkür etti.
Suriye’de ağır saldırı altındaki Türkmen Dağı düştü. 15 gündür Bayır-Bucak’a saldıran Rusya-Esed-İran-Hizbullah güçleri yüzlerce yıldır Türkmen toprağı olan Bayır-Bucak genelinde hakimiyet kurdu. Bölgedeki 25 bin sivil, katliam tehdidiyle yüz yüze!
Ankara’daki terör saldırısının iç kamuoyunu alt üst ettiği günlerin hemen öncesinde ise beş yıldır kan gölüne dönen Suriye’de önemli gelişmeler yaşanıyordu. Rusya’nın sözüm ona terörle mücadele adı altında gerçekleştirdiği askeri müdahalesi ile Suriye’deki iç savaşta dengeler bir anda değişiverdi.
ABD Başkanı Obama, dört yıl süre boyunca Suriye konusunda "ülkeye doğrudan askeri müdahaleden uzak durmak" ve "Esed'siz bir siyasi dönüşümü sağlamak" temel ilkelerini izlediğini belirtti bir yandan da işine geldiği gibi istediği grupları destekleyerek hem IŞİD'in bölgede ortaya çıkmasını sağladı hem de PKK'nın Suriye kolu YPG'yi destekleyerek bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışıyor.
Batı ile Rusya arasındaki güç mücadelesinin nasıl şekilleneceği krizin nereye varacağı tartışıladursun, Ortadoğu'ya odaklanmış dikkatler Ukrayna'da yaşanan krizle beraber kuzeye yöneldi. Ukrayna krizinin Suriye’deki “vekâlet savaşına” nasıl yansıyacağı meselesinin de bu yoğun gündemin en önemli konuları arasında olduğunu görüyoruz.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.