Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Türkiye'de bugün tüm camilerde okunan cuma hutbesinin konusunu "Mevld-i Nebi" oldu. Hutbede, Mevlid-i Nebi Haftası’nda “Peygamberimiz ve Gençlik” konusunun işleneceğini duyurusu yapılarak gençleri anlama ve onları geleceğe hazırlama konusunda Peygamberimiz'in (s.a.v.) bizler için eşsiz bir örnek olduğu; O'nun gençlere güvendiği, sorumluluk verdiği, onların fikirlerini dinlediği, hatalarını incitmeden düzelttiği vurgulandı.
Sahâbîler’in hepsi örnek şahsiyetler olmakla birlikte, bazı sahâbîler çok yönüyle öne çıkmışlardı. Bunlardan biri de Hz. Esmâ binti Yezîd (radıyallahu anha) idi. Hanım Sahâbîler arasında açık sözlülüğü ve düzgün konuşmasıyla meşhurdu.
İnsan fıtratında “örnek alma temâyülü” vardır. Yenilerde buna “rol model olma”, “rol model alma” deniliyor. Modern hayat, insanın karşısına binlerce rol model çıkarıyor ama seçim yapmak zor oluyor. Biraz ondan, biraz bundan derken su aka aka yönünü buluyor, herkes kendi rolünü oynuyor. Aslında “rol” de “model” de belli; anlamak, idrâk etmek isteyene… 14 asır evvelden o kutlu rota çizilmiş. Biraz muhabbet, biraz da merak ve gayret lâzımdı.
Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerîm’de mü’min veya kâfir çeşitli insanların isimlerini zikreder. Bu insanlar içerisinde ismi doğrudan zikredilen tek hanım, Hazret-i Meryem’dir.
Namaz kılan genç, Rabbi ile kulluk sözleşmesini yeniler; okuduğu âyetlerde yer alan talimatlar doğrultusunda hayatına yeniden yön verir. Gereği gibi, özenli ve düzenli olarak kılınan güzel bir namaz, genç müminin dosdoğru yolda kararlı ve sebatlı olmasını sağlar. Onu Allah’tan başka varlıklara kul olma -mesela kula kul olma, nefse, paraya, şehvete, mîdeye kul olma- zilletinden kurtararak gerçek özgürlüğüne kavuşturur. Onu her türlü kötülük ve çirkinlikten uzak tutarak kendisine seçkin bir kimlik ve tertemiz bir kişilik kazandırır; böylece onun bu dünyada onurlu bir hayat yaşamasına, âhirette de ebedi kurtuluşuna vesile olur.
Lider Eğitim Derneği, 2016-2017 gönüllü gençlik liderliği başvuruları başladı.
Çocuk yetiştirmenin gitgide zorlaştığı bu dönemde önemli bazı kurallara uyarak bu süreçte daha temkinli yol alabilirsiniz.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.