Taahhüt Ne Demek?

Taahhüt nedir? Taahhüt kelimesi ne anlama gelmektedir? Taahhüt kelimesine örnek cümleler...

Taahhüt: Yapacağına söz verme, üzerine alma, yüklenme, bir işin yapılmasını üstlenme hâlinde yapılan resmî sözleşme anlamına gelmektedir.

TAAHHÜT KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh-’ın rivâyetine göre, bundan sonra Kureyş’in ileri gelenleri Kâbe’nin Hicr mevkiinde toplanarak, Peygamber Efendimiz’i görür görmez hep birden saldırıp öldüreceklerine dâir, Lât, Menât, Uzzâ, Nâile ve İsâf adlı putları üzerine yemin ettiler. Herkes kendi payına düşen kan bedelini ödeyeceğini de taahhüt etti.

*****

"−Ey amcamın oğlu! Sen beni himâyene aldın! Güzelce de himâye ettin ve taahhüdünü yerine getirdin! Şimdi senin himâyenden çıkıp Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanına gitmek istiyorum. O ve ashâbı, benim için en güzel örnektir. Beni Kureyşlilerin yanına götürüp üzerimdeki himâyenden vazgeçtiğini bildir!” dedi.

*****

Bu bey’atte Medîneliler, Allâh Rasûlü’ne şunları taahhüt ettiler:

  1. Allâh’a hiçbir şekilde şirk koşmamak.
    2. Hırsızlık yapmamak.
    3. Zinâya (fuhşa) yaklaşmamak.
    4. Kız çocuklarını diri diri gömmemek.
    5. Kimseye iftirâ etmemek.
    6. Allâh’a ve Peygamberi’ne itaatten ayrılmamak. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 43) 

Medînelilerin bu ilk taahhüdü, İslâm târihi için bir dönüm noktası oldu. Bununla Hicaz ve bütün Arabistan’da hüküm sürmekte olan şirk, zulüm ve kötü âdetlerin ortadan kaldırılması husûsunda ahit verilmiş oluyordu.

İslam ve İhsan

ALLAH'IN KIYAMET GÜNÜ DÜŞMAN OLACAĞI ÜÇ GRUP İNSAN

Allah'ın Kıyamet Günü Düşman Olacağı Üç Grup İnsan

"KIYAMET GÜNÜNDE HER VEFASIZIN VEFASIZLIĞININ GÖSTERGESİ OLARAK BİR SANCAĞI OLACAKTIR" HADİSİ

"Kıyamet Gününde Her Vefasızın Vefasızlığının Göstergesi Olarak Bir Sancağı Olacaktır" Hadisi

SÖZDEN CAYMA, AHDİ BOZMA İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Sözden Cayma, Ahdi Bozma ile İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.