Sıyanet Ne Demek?

Sıyanet ne demek? Sıyanet kelimesinin anlamı nedir? Sıyanet kelimesine örnek cümleler...

Sı­yâ­net: Muhâfaza et­me, ko­ru­ma, sak­la­ma. Hi­mâ­ye anlamlarına gelmektedir.

SIYANET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Peygamber Efendimiz’in İlâhî Sıyânet Altında Yetişmesi

Allâh Teâlâ, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i peygamberlikle şereflendireceği için, onu câhiliye devrinin bütün kötülüklerinden muhâfaza etmiştir. O’nun yetim ve öksüz çocukluğu ile gençliği, en parlak bir istikbâle liyâkat ifâde eden bir nezâhet ve ulviyyet içinde geçmiştir. O’nun her zaman için fârik vasfı, “el-Emîn” ve “es-Sâdık” olmuştur.

*****

Beklenen mübârek kâfile, ilâhî himâye ve sıyânet altında Medîne yakınlarındaki Kuba’ya ulaştığında, ortalık kaynamış, cihân bir cümbüşe dönmüştü.
Tepelerden “Talea’l-bedru aleynâ”nın yakıcı nağmeleri, dalga dalga semâyı örüyor, gönülleri coşturuyordu. Târih, o andan itibâren kıyâmete kadar meydana gelecek vukuâtı fihristleyecek bir “hicret takvîmi” başlatıyordu.

*****

Müslümanlar, ihlâsları ölçüsünde muvaffak olmaktadırlar. Yâni ihlâsını kaybeden gücünü kaybeder; ihlâstan ayrılmayan da kuvvet ve kudrette yenilmez hâle gelir. Böyle olunca, İslâm düşmanları ne yaparsa yapsınlar, müslümana nihâî noktada hiçbir zarar veremezler. Zîrâ Cenâb-ı
Hak, âyet-i kerîmede bu ilâhî sıyâneti şöyle haber vermektedir:

“…(Ey mü’minler!) Eğer (başınıza gelen sıkıntılara aldırmayıp Allâh’ın dînini yaşamak husûsunda) sabır (ve sebât) eder ve ittikâ ederseniz, (yâni hem takvâ üzere Allâh’a sığınır, hem de gerekli tedbirleri alarak korunursanız) onların hîle ve tuzağı size hiçbir zarar veremez! Çünkü Allâh, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.” (Âl-i İmrân, 120)

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.