Şimdi Kardeşlik Zamanı

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Güneydoğu'daki terör saldırılarıyla alâkalı, "Bu dönemde ibadethâneler ilk defa bu derece hedef hâline getirildi" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yaptığı açıklamada, özellikle terör mağduru olan vatandaşların maddi ve manevi yaralarını sarmanın son derece mühim olduğunu söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir süre önce "Şimdi yaraları sarma zamanı" kampanyası başlattıklarını anımsatan Görmez, toplanan yardımların din görevlilerince mağdur vatandaşlara dağıtılacağını bildirdi.

Görmez, büyük acılar yaşayan Cizre, Silopi, Sur ve Silvan'da görev yapan din görevlileri ile toplantılar düzenlediklerini dile getirerek, bu yerleşim yerlerinde bulunan ibadethânelerdeki hasarın belirlenmesi için çalışma yürütüldüğünü vurguladı.

İBADETHÂNELER HEDEF HÂLİNE GETİRİLDİ

Bazı görevlilerinin evlerinin yıkıldığına işaret eden Görmez, "Hâneleri tecavüze uğradı. En mühimi bilhassa bu dönem içerisinde ibadethâneler ilk defa bu derece hedef hâline getirildi. Ezan okunması gereken yerlerde kendi mesajlarını yayınlamaya çalıştılar. Bunun bir daha tekerrür etmemesi için yapmamız gerekenler var" dedi.

Görmez, Cizre'de yıkılan çok sayıda cami ve ibadet edilemez hale gelen pek çok mabedin olduğuna dikkati çekti. Görmez, "Silopi'de yıkılan camilerin sayısını henüz tespit edebilmiş değiliz. Sur'daki Fatihpaşa Camiî (Kurşunlu) ile başlayan, Dört Ayaklı Minare ile devam eden bir süreç var. Hem maddi hem manevi olarak hizmetlerimiz ne tür zarar gördü tespitini yapacağız" ifadesini kullandı.

- "MİLLET OLARAK, BİRBİRİMİZİN YARALARINI SARALIM"

"Bugün bize düşen birbirimizin yaralarını sarmaktır. Devlet elbette üzerine düşen görevi yapacaktır ama milletin bireylerinin birbirlerinin yaralarını sarması çok daha önem arz ediyor" diyen Görmez, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiyemizin bütün bölgelerindeki kardeşlerimize çağrıda bulunuyorum. Hep birlikte bu bölgelere gelerek kardeşlerimize sahip çıkalım. Onların yaraları sarmaya çalışalım. Çünkü birileri onları terörle özdeşletirmek istiyor. Bu asla doğru değil, bilakis onlar terörden birinci derece mağdur olan kardeşlerimizdir. Evleri bombalarla yıkılan, çukurlar kazılarak hânelerine tecavüz olan kardeşlerimiz evlerini terk etmek zorunda kaldılar. Türkiye'nin her yerinden buraya gelerek kardeşlerine sahip çıkması ve onların yaralarını sarması, aynı şekilde burada yaşayan kardeşlerimizin, evlatlarını birliğimiz için şehit vermiş aileleri ziyaret ederek onlarla dayanışmaları, ülkemizin geleceği ve kardeşliğimiz için çok daha mühim olduğunu düşünüyorum."

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.