Şems Suresi 13. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Şems Suresi 13. ayeti ne anlatıyor? Şems Suresi 13. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Şems Suresi 13. Ayetinin Arapçası:

فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللّٰهِ نَاقَةَ اللّٰهِ وَسُقْيٰيهَا۠

Şems Suresi 13. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah’ın peygamberi Sâlih onlara: “Allah’ın mûcize olarak yarattığı şu dişi deveye zarar vermekten sakının ve onun su içme hakkına dokunmayın” dedi.

Şems Suresi 13. Ayetinin Tefsiri:

Günahlara batmış nefsin durumunu açıklamak üzere verilen bu tarihî misali anlamak için şu iki temel gerçek üzerinde düşünmek gerekir:

Birincisi; Allah Teâlâ insanı yaratmış, onu hem kötülük hem de iyilik yapabilecek bir tabiat ve istidatla donatmıştır. Burada Hz. Sâlih ve kavminin kıssası hatırlatılarak, kötülük ve iyiliğin sadece ilham ile bilinmesinin, herkesin kendisine yürüyeceği dosdoğru bir yol bulması için yeterli olmadığı beyân edilir. Bu maksatladır ki, Cenâb-ı Hak peygamberlere vahyederek doğru yolu bütün incelikleriyle haber vermiş; gerek kötülüğün ne olduğunu ve ondan nasıl sakınılacağını, gerekse takvânın ne olduğunu ve onun nasıl elde edileceğini açıkça bildirmiştir. Semûd kavmi kıssası göstermektedir ki, eğer insan vahiy yoluyla gönderilen bu açık hidâyeti kabul etmezse, o zaman kötülüklerden kurtulamaz ve takvâya yol bulamaz.

İkincisi; bu kıssada da açıkça görüldüğü üzere ceza veya mükafat, doğru ya da yanlış yolu tercih etmenin kesin bir neticesidir. Nefsi kötülüklerden temizleyerek takvâ yolunda ilerlemenin tabii sonucu kurtuluştur. Fakat nefsin iman ve sâlih amellere doğru olan iyi temâyüllerini bastırıp körelterek kendini kötülükler ve günahlar içinde bırakmanın tabii sonucu da ziyan ve helâktır. (bk. Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, VII, 138-139)

İşte bu hususları anlatmak için tarihten Semûd kavmi örnek olarak verilir. Çünkü önceki azaba uğrayan kavimlerden yerleşim yeri Mekkelilere en yakın olan kavim bunlardı. Hicaz’ın kuzeyinde onların tarihi kalıntıları mevcuttu. Mekkeliler ticaret için Şam’a gittiklerinde buradan geçerlerdi.

Semûd kavmi Hz. Sâlih’ten bir mûcize istemişlerdir. Bunun üzerine Sâlih (a.s.) onlara mûcize olarak bir dişi deve getirdi. Devenin, yeryüzünde ne isterse yiyeceğini, suların, bir gün onların hayvanlarına bir gün de bu deveye ait olacağını bildirdi. Eğer bu deveye dokunurlarsa şiddetli bir azaba uğrayacaklarını haber verdi. Fakat bedbaht kavim, devenin hukukunu yerine getiremediler. En azılılarını deveyi öldürmeye teşvik ettiler, o da deveyi öldürdü. Peygamber’e inanmadıkları, onun buyruğuna itaat etmedikleri ve büyük bir suç işledikleri için helak edildiler. (bk. A‘râf  7/73-79; Hûd 11/61-68; Kamer 54/23-32)

Bundan böyle Semûd kavmi gibi azgınlık yapanların da helak edilebileceği uyarısında bulunmak üzere bu helakin Yüce Allah’a ait yönüne şöyle bir işarette bulunulmaktadır:

Şems Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Şems Suresi 13. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.