Sağlık Bakanlığı’ndan Pandemi Sürecinde Oruç Tutanlara Beslenme Tavsiyeleri

Sağlık Bakanlığı, pandemi sürecinde oruç tutanların yeterli ve dengeli beslenmeleri, iftar ve sahur arasında vücut için gerekli sıvı miktarını almaları gerektiğini bildirdi.

Bakanlık tarafından enfeksiyon kontrol önlemleri kapsamında, Kovid-19’un seyrine ilişkin dünyada ve Türkiye’de yaşanan bilimsel gelişmeler doğrultusunda, oruç tutanlar için beslenme önerilerinde bulunuldu.

Oruç tutarken yeterli ve dengeli beslenilmeye özen gösterilmesi gerektiğine işaret edilen önerilerde, sıvı tüketiminin önemine dikkat çekildi ve günde ortalama 2 litre su içilmesinin önemine vurgu yapıldı.

Susama hissi duyulmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmesi, süt, ayran, sade soda, taze sıkılmış meyve-sebze suları, ıhlamur ve kuş burnu gibi bitki çaylarının tercih edilmesi gerektiği vurgulandı.

KORONAVİRÜS DÖNEMİNDE ORUÇ TUTANLARA BESLENME TAVSİYELERİ

Sahur öğününün kesinlikle atlanmamasının altı çizilen önerilerden diğerleri şöyle:

- İftar ve sahurda kan şekerini birden yükseltmeyen, uzun süre tokluk hissi sağlayan, yavaş sindirilen proteinli ve lifli gıdalar, tam tahıllı ürünler (tam tahıllı buğday ekmeği, çavdar veya kepek ekmeği), kuru baklagiller (kuru fasulye, mercimek, nohut), süt ürünleri (yoğurt, ayran, süt kefir, cacık), yumurta, bal, taze sebze ve meyve/kuru meyveler, şekersiz hoşaf veya komposto, hurma, ceviz, kavrulmamış fındık veya badem tercih edilmeli. Rafine ürünlerden, beyaz undan yapılmış kek, poğaça ve kurabiye gibi hamur işleri ve şekerli yiyeceklerden uzak durulmalı.

- İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanıp, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmeli.

- Hem enerji veren hem de kan şekerini hızlı bir şekilde yükselten beyaz ekmek, pirinç pilavı, kızarmış patates gibi yiyecekler tercih edilmemeli. Bunların yerine bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna yenilmeli.

- Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra aralıklı ve her seferinde küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmeli.

- Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalı, iyi pişmiş yiyecekler tercih edilmeli.

- İftardan sonra sütlaç, güllaç, muhallebi gibi sütlü tatlılar veya meyve, hoşaf ve kompostolar tüketilmeli.

- Oruç tutarken bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tüketimi önem taşıyor.

E vitamini de bağışıklık sistemini güçlendiriliyor, soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırıyor. E vitaminin iyi kaynakları yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve fındık, ceviz gibi yağlı tohumlardır. Bu nedenle, günlük olarak mevsimine uygun 3 porsiyon sebze, 15-20 adet fındık (30 gr) veya 5-6 adet ceviz (30 gr) ve haftada 2-3 defa kurubaklagil (mercimek, kurufasulye, nohut) tüketilmeye özen gösterilmeli.

Bağışıklık sisteminde D vitamini de önemli rol oynuyor. D vitamini güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin ve besinlerde pek fazla bulunmuyor. Özellikle kış mevsimde havanın güneşli olduğu zamanlarda mümkün olduğunca güneşten faydalanılmalı. Güneşten faydalanmasının mümkün olmadığı hallerde besin desteği olarak D vitamini alınabilir. Balık D vitamini, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu nedenle kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmeli.

- Ayrıca prebiyotik besinler, pırasa, yer elması, bamya, enginar, kereviz, soğan, sarımsak, kuşkonmaz gibi sebzeler, nohut, mercimek, fasulye gibi kuru baklagiller, tam buğday, yulaf, arpa, kepekli pirinç gibi tam tahıllar, ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar, zeytin, muz, çilek, elma gibi meyveler ve probiyotik ürünler kefir, yoğurt, ayran, boza, tarhana, şalgam suyu, turşular bağışıklık sistemini olumlu etkiler. Ancak bunlar içinde şalgam suyu ve turşu gibi çok tuzlu gıda tüketimine yüksek tansiyon hastaları dikkat etmeli.

- İftardan 1-2 saat sonra kısa mesafeli yürüyüşler yapılarak sindirime yardımcı olunmalı.

- Tütün ve tütün ürünleri kullanılmamalı.

- İftardan sonra ve sahurda dişler fırçalanmalı.

- Gıda güvenliğine dikkat!

Gıda güvenliği kapsamında da önerilerde bulunuldu. Gıda güvenliğini sağlamak için temizlik, pişmiş besinlerle çiğ besinlerin ayırılması, uygun pişirme, besinlerin uygun sıcaklıklarda saklanması, güvenilir gıda ve su kullanılması ilkelerine mutlaka uyulması gerektiğine dikkat çekildi.

Gıdalar satın alınırken etiketlerinin okunmasının önemine işaret edilerek, diğer yapılması tavsiye edilen öneriler şöyle sıralandı:

- Gıdaların son kullanma tarihi ve besin değerleri kontrol edilmeli.

- Çabuk bozulabilen et, tavuk, balık gibi besinler alışverişin sonunda alınmalı. Bunların çiğ tüketilecek besinlerle teması önlenmeli ve soğuk zincirin bozulmaması için en fazla iki saat, sıcak havalarda en fazla bir saat içinde olmak koşuluyla buzdolabına yerleştirilmeli.

- Besinlerin hazırlandığı, pişirildiği alanların ve bu süreçte kullanılan her türlü araç-gereçlerin temiz ve hijyenik olmasına dikkat edilmeli.

- Yiyecek-içecek hazırlarken kişisel hijyene dikkat edilmeli. Ağız, burun ve saça dokunulmamalı.

- Öksürme ve hapşırma sırasında kağıt mendil veya kol içi kullanılmalı.

- Yemeklerin tat kontrolleri yemeğin karıştırıldığı kaşıkla değil, ayrı bir kaşık

ile bir tabağa koyarak yapılmalı.

- Eller her işin başında, çiğ besinlere dokunduktan sonra, tuvaletten her çıkışta, yemekleri servis etmeden önce ve mendil kullandıktan, paraya ve kirli araç-gereçlere dokunduktan, öksürüp-hapşırdıktan, çöplere dokunduktan sonra mutlaka hijyenik bir şekilde yıkanmalı.

- Saçlar, yemeğe düşmesi engellenecek şekilde toplanılmalı ya da bone takılmalı.

Kaynak: AA

 

İslam ve İhsan

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN BESİNLER

Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Besinler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.