Ruhumuzu Olgunlaştıran Özellik

Kâ­mil bir mü’min, gö­nül in­sa­nı­dır. Mer­ha­met ve di­ğer­gâm­lık, onun en be­lir­gin vas­fı ve ta­bi­at-i as­li­ye­si­dir. Mer­ha­met, mü’minin kal­bin­de hiç sön­me­yen bir ateş gi­bi­dir. İn­san rû­hu­nun ula­şa­bi­le­ce­ği ol­gun­luk zirvesine çı­kı­şın yo­lu, mer­ha­met ve hiz­met ba­sa­mak­la­rın­dan geç­mek­te­dir. Mer­ha­met, îmâ­nı­mı­zın bu âlem­de şâ­hi­di olan ve bi­zi kal­ben Rab­bi­mi­ze yak­laş­tı­ran ilâ­hî bir cev­her­dir.

Hiz­met eh­li, Ce­nâb-ı Hakk’ın Rah­mân ve Ra­hîm es­mâ­sı­nı ge­re­ği gi­bi te­fek­kür ede­rek, hiz­met ver­di­ği her varlığa kar­şı şef­kat ve mer­ha­me­ti esas al­ma­lı­dır. Zira hiz­met, mer­ha­met işi­dir. Bü­tün gü­zel­lik­ler, mer­ha­met, şef­kat ve te­vâ­zû ile ya­pı­lan hiz­met­le­rin ne­ti­ce­sin­de el­de edi­lir.

MÜTEVAZİ İNSAN GERÇEK HİZMET EHLİDİR

Mer­ha­me­tin en be­lir­gin alâ­me­ti ise in­fak­tır. Bu ba­kım­dan hiz­met eh­li, ay­nı za­man­da cö­mert ol­ma­lı­dır. Zira yük­sek ah­lâkî va­sıf­lar, birbirini ta­mam­lar. Mer­ha­met­li in­san cö­mert, cö­mert in­san mü­te­vâ­zı, mü­te­vâzı in­san ise ger­çek hiz­met eh­li olur.

Pey­gam­ber Efen­di­miz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Allah Te­âlâ cö­mert­tir, ih­san sahi­bi­dir; cö­mert­li­ği sever. Yine O, güzel ah­lâ­kı se­ver…” bu­yur­muş­tur. (Süyûtî, el-Câmi, I, 60; Tirmizî, Edeb, 41/2799)

KİBİRLİ İNSAN HİZMETTEN UZAKTIR

Buna mukâbil kötü ahlâk ve çirkin vasıflar da birbirine bağlıdır. Nitekim merhamet ve şefkat mahrumu bir insan cimridir. Cimri insan kibirli, kibirli insan da hizmetten uzaktır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.