Ramazan Ayında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kulluğun her yönüyle cem olduğu bir ay: Ramazan ayında müminin görevleri ve dikkat edilmesi gerekenler.

Mü’minler için Allah’ın en büyük lütuflarından birisi olan Sevgili Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hayatında her mevsimin farklı tecellileri bulunur. Allah Rasûlü bu farklı tecelliler içinde ubûdiyyetini ve risâletini devam ettirirken, ümmetinin de bu ilahi lutuflardan nasibdâr olması için hatırlatmalarda ve ikazlarda bulunur. Bu müstesnâ tecellî ve lütufların en yoğun olduğu zamanların başında ise Ramazan gelir.

Allah Rasûlü’nün Ramazan gündemi Recep ayı başında Ramazan’a kavuşma duası ile başlar, Şaban’da oruçları ve Berat Gecesi müjdeleri ile yoğunlaşırdı. Ramazan’ın girmesi ile birlikte oruçları, Cebrail ile mukabeleleri, teravihleri, rahmet saçan bulutlar gibi cömertlik ve infakı ile ziyadeleşen bu gündem kulluğun her yönüyle cem olduğu bir hal alırdı. Nihayet Ramazan, Medine döneminde hiç terk etmedikleri son on gündeki Mescid-i Nebevî itikafları ile dışarıdan keyfiyetine muttalî olunamayan ma’nevî tecellîlerle dolu bir şekilde bayramla son bulurdu.

MÜMİNİN RAMAZAN AYINDA GÖREVLERİ

O sallallâhu aleyhi ve sellem kendi programını böyle yaşarken ümmetine de bu yönde bir Ramazan programı hatırlatmıştır. Hz. Selman radıyallâhu anh efendimizin naklettiği bir hadis-i şerifte Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem biz ümmeti için bu mübârek mevsimin ferdî ve sosyal alanlarla ilgili görevlerini şöyle ifade etmişlerdir:

-“Ey insanlar sizi mübarek, büyük bir ay gölgelemiştir. Bu ay;

  1. Allah Teâlâ’nın oruç tutulmasını farz kıldığı bir aydır.
  2. Bu ay başkalarının derdine, acısına, sıkıntısına ortak olma ayıdır.
  3. Kendisinde mü’minin rızkının artırıldığı bir aydır.
  4. Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse bu onun günahlarının bağışlanmasına, cehennem azabından kurtulmasına sebep olur.
  5. Kim bu ayda emri altında olanlara kolaylık gösterir yüklerini hafifletirse Allah O’nun günahlarını bağışlar ve Cehennem azabından onu azat eder.”

Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem bu beyanlarıyla Ramazan’da en ufak bir gaflet gösterilmemesini, oruç tutmanın bir farz, teravihin de bir sünnet olduğunu bildirmiştir. Bütün müctehit mezhep imamları da teravihin bir sünnet olduğu görüşündedir.

RAMAZAN AYINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in Ramazan ayına ilişkin hadislerine topluca bakıldığında özetle öne çıkan şu altı hususa dikkat etmek gerekir:

  1. Her şeyden önce Ramazan bir sabır ve tahammül ayıdır. Yani oruç tutarken bir takım sıkıntılar olursa bunlara sabredilmelidir. Özellikle açlığın verdiği sinirle gerek aile içinde gerek iş hayatında ve diğer sosyal alanlarda etraftakilerin kalbi kırılmamalıdır. Dünya hayatımızı ilgilendiren bir takım işler için nice açlık ve susuzluklara katlanıldığı gibi Allah rızası için de bazı zorluk ve sıkıntılara seve seve katlanılmalıdır.
  2. Ramazan’ın sadece bir oruç, namaz ve Kur’an ayından ibaret olmadığını idrak etmeli; bu ayın özellikle bir dertleşme, yardımlaşma, yoksullara ve fakirlere el uzatma ayı olduğu bilinmelidir. Mü’min, kendisi için hazırladıklarının bir kısmının da ihtiyaç sâhibi yoksulların hakkı olduğunu görmelidir. Aslında her mü’min bu hususiyetin sâdece Ramazan’a ait bir keyfiyet değil, hayatının bütününde en temel bir program olduğunun farkında olmalıdır. Zira Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem: “Her kim bir insanı doyurur, (giyecek bulamayan) çıplak bir insanı giydirir, misafiri evinde ağırlarsa Allah Teâla da onu kıyametin dehşetlerinden korur.”
  3. Özellikle oruçluya iftar ettirmenin sevabı ve ma’nevî kazancı iyi bilinmelidir. Varlık Nûru sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Kim helâl kazancı ile Ramazan’da iftar verir, açları doyurursa melekler Ramazan geceleri boyunca ona rahmet gönderir, Cebrail aleyhisselam onunla musafaha eder. Bunun da alameti o kişinin gönlünde yufkalık meydana gelmesi, gözünden de her an yaşlar boşanmasıdır.”
  4. Müslümanların bu ayda kendi emri altında çalışan kişilere işlerinde kolaylık göstermesi gerekir. Çalışanlar da durumlarına göre oruç tutmakla mükelleftir. Aşırı ve zor işlerden dolayı oruçta zorlanma olabilir. Ya mesaiyi azaltmak ya da bu aya mahsus ilave işçi çalıştırmak gibi tedbirlerle bir kolaylık yolu bulunabilir.
  5. Ramazan ayında özellikle devam edilmesi gereken bazı zikirleri ihmal etmemek gerekir. Başta Kur’an okumak gelir ki o en büyük zikirdir. Sonra kelime-i tevhid “Lâ ilâhe illallah” zikri de mühimdir. Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kelime-i tevhidi ihlâs ile söyleyen kimse için gök kapıları derhal açılır. Onun duasının arşa ulaşmasına hiçbir engel bulunmaz.”

Ramazan’da çokça yapılacak bir diğer zikir de istiğfardır. İstiğfar, Allah Teâlâ’dan bağışlanma ve affedilme talebidir. Özellikle de “Müttâkiler, geceden pek az uyurlardır. Seherlerde istiğfar eder/bağışlanmayı dilerlerdi. Mallarında da yardım isteyen ve iffetinden dolayı isteyemeyip mahrum olanlar için bir hak vardır.” (Zâriyat, 17-19) ayet-i kerimesi mûcibince, seher vakitleri, sahurdan önce, teheccüdle ve istiğfarla meşgul olmayı Hakk’a yakınlık için bir vesîle kılmalıdır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’i gören, O’ndan gördükleri her hususa uymayı en önemli bir hayat ölçüsü olarak telakki eden sahabe-i güzin efendilerimiz Ramazan ve oruç hususunda da aynı hassasiyeti taşıyorlardı. Öyle ki Ramazan ayında cihat için sefere çıktıklarında, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem tekrar tekrar orucu bozabileceklerini bildirmesine rağmen onlar oruç tutmakta ısrar etmişler, nihâyet Hz. Peygamber hükmen oruç tutulamayacağını bildirmek durumunda kalmıştı. Bir gazada ise şiddetli sıcakta üzerlerinde güneşten koruyacak kâfi elbiseleri olmamasına rağmen, elleri ile sıcaktan korunmaya çalışmış, buna rağmen oruçlarını bozmamışlardı. Allah onlardan razı olsun.1

Mübarek Ramazan ayı bizleri ilahi rahmet ve mağfiretle buluşturacak sâlih amellere vesile olsun, sonunda da ebedi azaptan kurtulup ebedi nimetlere erişme bayramını idrak edelim.

Her kim ister cânına âb-ı hayât / Ol Habibi anıp ede es-Salât (Hamdullah Hamdi)

Dipnot:

1) Zekeriyya Kandehlevî, Fezail-i A’mâl.

Kaynak: Abdullah Sert, Altınoluk Dergisi, Sayı: 434

İslam ve İhsan

RAMAZAN’DA NELER YAPILIR?

Ramazan’da Neler Yapılır?

RAMAZAN VE ORUCUN FAZİLETİ

Ramazan ve Orucun Fazileti

RAMAZAN AYININ ÖZELLİKLERİ

Ramazan Ayının Özellikleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.