Otonom Sinir Sistemi Nedir?

Elimizi, kolumuzu ister uzatırız ister katlarız. Ağzımızdaki lokmayı beş ya da on kere çiğnemek, tercihimiz dâhilindedir. Unutsak, ihmal etsek kayda değer bir bedeli olmaz. Peki, kalbimizin çalışma ritmi? Kontrol bizde olsa dakikada en az 60 kere ve milimi milimine eşit bölünmüş şekilde, aynı oranda gevşeyip aynı şiddetle kasılması mümkün mü? Kim takip edecek 70 sene boyunca, gecesi var, gündüzü var.

Mülk Suresi üç ve dördüncü ayeti kerimelerini birçoğumuz ezbere biliriz: “Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O’dur. Rahmânın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; (kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir.”

İnsan küçük kâinat diyor ya büyüklerimiz, büyüğünde kusur olmayanın küçüğünde de beklenmez tabii ki. Her şey mükemmel ama bazıları daha mükemmel. Rabbimiz mükemmel yarattığı insanın hayatiyete etkili işlerini kendine de bırakmamış, adeta normal pilotun yanına her ana hâkim otomatik bir pilot koymuş.

Bazı işler keyfidir. Elimizi, kolumuzu ister uzatırız ister katlarız. Ağzımızdaki lokmayı beş ya da on kere çiğnemek, tercihimiz dâhilindedir. Unutsak, ihmal etsek kayda değer bir bedeli olmaz.

Peki, kalbimizin çalışma ritmi? Kontrol bizde olsa dakikada en az 60 kere ve milimi milimine eşit bölünmüş şekilde, aynı oranda gevşeyip aynı şiddetle kasılması mümkün mü? Kim takip edecek 70 sene boyunca, gecesi var, gündüzü var. Bir dakika hatta yarım dakika unutsanız ölüm muhtemel…

Daha ilginç bir örnek:

Ağustosa denk gelmiş bir Ramazan orucunun 16. saati, diliniz damağınız kurumuş, önünüzdeki elektrik direğini çift görmeye başlamışsınız, kolunuzu kaldırmaya takatiniz yok. Tam o sırada karşı binanın ikinci katındaki bir evin camından bir çocuk sarkıyor. Düştü düşecek. Bir anda bir enerji patlaması oluyor, normalde on beş saniyede geçeceğiniz caddeyi iki saniyede geçtiniz. O bir şey değil kollarınıza bir enerji gelmiş, İslam sancağını verseler elinize Ulubatlı gibi, direğiyle birlikte surlara dikersiniz. Daha da ilginci üç boyutlu görsel konumlama yeteneğinize de bir ilham gelmiş, ne Himalaya dağlarının muhteşem avcısı kartal gözünde var bu koordinasyon yeteneği ne de TB 2 Bayraktar İHA da. Öne 42 derece, sola 15 derece, kollar 63 derece yukarı. Sürat dakikada şu kadar km/saat.

Sonuç: Filmde kısa bir kopma sonra kendinize geliyorsunuz yerdesiniz, çocuk güvenle yere inmiş. Bir tarafta dualar bir tarafta alkışlar… İftar sonrası aklınız başınıza geliyor: Ne oldu bana? Nasıl yaptım ben bu işi.

SİNİR SİSTEMİMİZ ÜÇ KISIMDIR

İnanılır gibi değil ama yaptınız, tebrikler sizin sempatoadrenal sisteminize, Hamd ve şükür mükemmel tabiriyle karşılanmayacak lütfu için Musavvir olan Rabbimize…

Yeteri kadar merakınızı celbettiysek konuya girelim. Sinir sistemimiz üç kısım;

  • Merkezi sinir sistemi: beyin ve omurilik
  • Periferik sinir sistemi: merkezin uzantıları olarak başlayıp, en uçlara kadar giden sinir lifleri
  • Otonom sinir sistemi: buyrun aşağıdaki satırlara…

Otonom sinir sistemi, istemsiz yapılan hareketleri ve organ fonksiyonlarının kontrolünü gerçekleştiren bölümdür. Kalp hızı, tükürük salgılanmasından başlayarak en ince faaliyetine kadar sindirim işlemi, solunum düzeni, terleme gibi birçok işi bizim irademiz dışında bu sistem kontrol ediyor.

Beynin orta bölgesindeki hipotalamustaki bir merkeze bağlı olan sistem, faaliyetlerinin çoğunu refleks olarak gerçekleştiriyor. İki kısmı var.

Sempatik sinir sistemi: Doku ve organlara gönderdiği uyarılarla genellikle aktiviteyi ve doğal olarak enerji tüketimini artırır. Vücudun korku, öfke, heyecan gibi durumlara cevabını planlar. (Örnek: üst paragraf, camdan düşen çocuk.)

Bir anda kan şekeriniz artar, tansiyon yükselir… ve daha birçok cevap gelişir. Sonuç: olmayacak iş olur.

Sempatik sinir sistemi hücreleri göğüs ve bel bölgeleri hizasında omuriliğinizin çevresinde yer alır. Sempatik sistemi çıkarılmış deney hayvanları (sıklıkla kurbağalar) sadece ılık suda ve sıkıntısız stressiz ortamda yaşayabilir. Çünkü vücut ısısını ayarlayacak, düşmanla karşılaştığında savaşacak neferleri organize eden merkezden yoksundur.

Parasempatik sinir sistemi: Bunlar omuriliğin en üst ve en alt kısımlarının komşuluğuna yerleşmiştir. Genel olarak hareketlerimizi yavaşlatır, enerjiyi saklama, depolama şeklinde plan yapar. Kalp atışının yavaşlatır, sindirim faaliyetini uyarır.

Bir başka örnek; İki sistem bir arada koordineli şekilde kan damarlarını kasar ya da gevşetir. Ana damarımız olan aortun bir kısmındaki baroreseptörlerin (gerginliğe duyarlı cisimler) uyarılması ile damarların ihtiyacın üzerinde dolduğu / basıncın yükseldiği anlaşılırsa sempatik sistem baskılanır ve hemen damarlarda genişleme olur. Damarlar genişlemesiyle kan uçlara doğru gönderilerek tansiyon düşürülür. Yoğun kan kaybı varsa bu sefer basıncı düştüğü haberine cevaben damarlar kasılır, kalp atışı hızlanır, hayati organların ihtiyaçları karşılanır.  Daha ilginci bu işleri yapması için gereken süre 5-6 saniyeyi geçmez genellikle.

Tükürük bezlerine ve ter bezlerine etkisi ayrı bir âlem. Konu o kadar otonom, o kadar bizim kontrolümüzden uzak ki, yalan makinesi denen alet bile bu prensipleri kullanıyor. Söylediği gerçek dışı bilginin anlaşılacağı endişesi ile oluşan değişiklikler makine tarafından fark edildiğinde bu durum kişinin güvenilmezliğinin alameti sayılıyor.

Biz her işi kurallara uygun yapmaya çalışalım, bizim için çalışan hücrelerimize güzel bakalım ama evham da yapmayalım. Uyusanız da uyanık olsanız da sizi daima görüp, gözeten sizi hayatta ve sağlıklı tutmak için mükemmel çalışan entegre bir sistem her işi kontrol ediyor.

Sağlıklı günler geçirmeniz niyazı ile…

Kaynak: Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi, 2022-Aralık, Sayı:443

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.