Osmanlı Dönemi Masalları Türkçe'ye Çevrildi

Ünlü Macar Türkolog Ignacz Kunos’un, Osmanlı Devleti döneminde İstanbul'a gelerek topladığı ve orijinal kopyası ABD'deki Northwestern Üniversitesi'nde bulunan 1913 basımlı "Forty-four Turkish Fairy Tales" (Kırk Dört Türk Masalı) kitabındaki masallar Türkçe'ye kazandırıldı.

Tuti Kitap Genel Yayın Yönetmeni Muvaffak Erman Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Ünlü Macar Türkolog Ignacz Kunos, Bulgaristan'da bir süre Türkler arasında yaşamış, sonra da Türkçe öğrenmiş ve Osmanlı devrinde, 1885 yılından sonra Anadolu'da bulunmuş. Macaristan'a döndüğünde de Türk halkbiliminin önemli isimlerinden biri olmuş" dedi.

Yılmaz, Kunos'un Osmanlı Türkçesi, Türk dili ve edebiyatına yönelik yaptığı çalışmaların yanı sıra, Nasrettin Hoca, Hacivat ve Karagöz, Ortaoyunu üzerine de çalışmalar yaptığını, ziyaretlerinde topladığı masalları da kitaplaştırdığını kaydetti.

SÖZLÜ KÜLTÜR GELENEĞİ İLE AKTARILAN 44 MASAL

"1993 yılında yayımlanan '44 Türk Masalı' kitabının orijinal kopyası İngilizce olarak Amerika'daki Northwestern Üniversitesi’nde bulunuyor" diyen Yılmaz, "Bu kitap, sözlü kültür geleneğinde olan masalları Macar Türkolog Ignacz Kunos'un İstanbul'a gelerek toplamasıyla oluşmuş. O dönem Anadolu'dan gelen insanların evlerine giderek, ağızdan ağıza anlatılagelen 44 masalı kayıt altına almış. Eser, bu yönüyle bizim için büyük önem arz ediyor" diye konuştu.

Yılmaz, kitabı Ozan Mızrak'ın Türkçe çevirisiyle Tuti Kitap'tan yayımladıklarını ifade ederek, şunları söyledi:

"Ünlü Macar masal ressamı Willy Pagany'in çizimlerini de aynen kitaba taşıdık. Eseri hazırlarken aslına uygun olması için titizlikle çalıştık, tam anlamıyla orijinalinin birebiri oldu. Anadolu'da, özellikle ninelerin anlattığı masallar olması hasebiyle, o dönemki masalların günümüze aktarılmasını çok önemsiyoruz. Ayrıca bu kitaptaki masallarda, Fars ve Arap geleneğinin etkileri de görülüyor."

Yılmaz, kitabın iki farklı kapak tasarımıyla okuyucuya sunulduğunu sözlerine ekledi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.