Oruçluyken Ağız Kokusu Nasıl Giderilir

Diş Hekimi Selvi, "Oruçluyken ağız kokusunu önlemek için dişlerle birlikte mutlaka dilin de fırçalanması gerekiyor." dedi.

Diş Hekimi Ahmet Selvi, ramazan ayında ağız kokusunu önlemek için dişlerin yanı sıra dilin de fırçalanması gerektiğini söyledi. Selvi, ramazan ayında oruç tutanların beslenme alışkanlıklarının değiştiğini kaydederek, 24 saat içinde öğün sayısının 2'ye düştüğünü söyledi. Özellikle bu yıllarda ramazanın uzun günlerin yaşandığı yaz sezonuna denk geldiğini anımsatan Selvi, sahur ve iftar arasındaki sürenin fazla olması gibi etkenlerin ağız sağlığı için riskler oluşturduğunu, ağız ve diş bakımının bu süreçte daha büyük önem taşıdığını vurguladı.

Selvi, kişilerde oruçla birlikte açlığa bağlı ağız kokusunun geliştiğini ifade ederek, vatandaşların ramazan ayında sosyal ve iş hayatını da devam ettirdiği için ağız kokusu konusunda çok rahatsız olduğunu aktardı.

"Ağzının kokması kişide ciddi rahatsızlık uyandırmaktadır. Oruçlu olduğu için bunu herhangi bir şey yiyerek bastıramamaktadır." diyen Selvi, ağız kokusunu engellemenin yollarını anlattı.

Selvi, ağızda bakteri plakları ve yiyecek artıklarını temizlemek için dişlerin iftar ve sahurdan sonra mutlaka fırçalanması gerektiğini belirterek, diş ipi kullanılması tavsiyesinde bulundu.

Dişlerle birlikte dilin de mutlaka fırçalanması gerektiğini vurgulayan Selvi, "Yapılan araştırmalar, dişleri fırçalayarak ağız kokusunun yüzde 20'sinden dil fırçalayarak ise ağız kokusunun yüzde 80'inden kurtulunacağını gösteriyor." diye konuştu.

Selvi, ramazan ayının yaz aylarına denk geldiği için özellikle soğuk gıdaların tüketildiğini belirterek, ancak bilinmeyen bir şey olduğunu, soğuk suyun ağız kokusunu artırdığını, soğuk gıdalardan uzak durarak ılık gıdaların tüketilmeye çalışılması gerektiğini ifade etti.

Sahurlarda özellikle kahvaltılık tüketildiğini anımsatan Selvi, sucuk, pastırma ve benzeri baharatlı-sarımsaklı gıdalardan uzak durulması önerisinde bulundu.

Selvi, "Bu ay boyunca yemek alışkanlığına bağlı olarak öğlen ve akşam saatlerinde mide öz suyu salgılanır. Bu da ağız kokusu yapar. Bu nedenle öğlen ve akşam saatlerinde iletişimde bulunulan kişilerle biraz daha uzak mesafeden konuşmak daha iyi olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Yaz olması nedeniyle özellikle iftarda sıvı tüketiminin arttığını dile getiren Selvi, iftarda ve sahurda yeşil çay, ada çayı gibi aromalı organik içeceklerin tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.