Oruç İbadetinin Hikmetleri ve Faydaları

Oruç ibadetinin hikmet ve faydaları nelerdir? Madde madde orucun 4 hikmeti...

Dinimizin bizden yapmasını istediği görevlerde de, yapılmasını istemediği şeylerin terk edilmesinde de fert ve toplum için pek çok hikmet ve fayda vardır. Allah’ın hiçbir emir ve yasağında faydasızlık yoktur, hiçbir şey boş yere emredilmemiştir.

Dinimiz ferdin toplum içinde uyumlu, güvenilir ve hoşgörülü olmasını ister. Bu amaçla bir takım yasaklar getirmiştir. İbadetlerin amaçlarından biri de Müslümanın kötülüklerden uzak durmasını ve kul haklarını ihlal etmekten sakınmasını sağlamaktır. Nitekim orucun farz oluşunu bildiren ayetin son cümlesi bu hususu ifade etmektedir:

“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, (Allah’a karşı gelmekten) sakınmanız için size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183)

Orucun farz kılınmasının gerekçesi olarak kişinin kötülüklerden ve haramlardan uzak durmasının zikredilmesi, orucun farz olmasının arka planında, Müslümanın cinsel arzularını, konuşmasını, yemesini ve içmesini kontrol altında tutması, huyunu ve ahlakını güzelleştirmesi ve nefsine sahip çıkabilme yeteneğini kazanması vardır.

Orucun hikmetlerini ifade eden birçok hadis-i şerif vardır. Bu bölümde bunlardan bir kısmını tahlil ve izah etmeye çalışacağız:

1. ORUÇ CEHENNEM ATEŞİNE KARŞI BİR KALKANDIR

Peygamberimiz, orucu kalkana benzetmiştir. Kalkan kişiyi gelebilecek zararlardan koruduğu gibi oruç da Müslümanı cehennem ateşinden korur. Şu hadis, bu hususu açık seçik ifade etmektedir:

“Kalkan savaşta sizi koruduğu gibi oruç da cehennem ateşinden korur.” (İbn Mâce, “Savm”, 1)

2. ORUÇ KİŞİYİ HARAMLARDAN ALIKOYAR

Orucun kötülük ve haramlardan korunmak için farz kılındığının bildirilmesi ibadetin insanın kişisel ve sosyal hayatındaki yerini ve etkisini bildirmeye yöneliktir. Nitekim Yüce Allah günde beş vakit kılınan namazın insanı hayâsızlık ve haramlardan alıkoyduğunu bildirmektedir. (Ankebût, 29/45) Aynı şekilde orucun da insanı haram ve kötülüklerden alıkoyması gerekir.

Oruç cehennem ateşine karşı bir kalkan olduğu gibi kötülüklere karşı da bir kalkandır. Oruç tutan insan kötü söz ve davranışlardan uzak durur. Şu hadiste Peygamberimiz bu hususu şöyle ifade etmektedir:

“Oruç bir kalkandır; sakın bir kimse oruçluyken cahillik edip de kem söz söylemesin. Birisi sataşır veya kötü söz söyleyecek olursa ’ben oruçluyum, ben oruçluyum’ desin.” (Buhârî, “Savm”, 9; Müslim, “Sıyâm”, 30)

Oruç, sadece iştah ve şehveti dizginlemek değildir, ayrıca dilini kötü ve çirkin söz söylemekten korumaktır. Oruçlu cahillik edip kötü söz söyleyemez, kavga edemez, etmemelidir. Birisi sataşsa bile oruçlu Müslüman buna karşılık vermemelidir. Nitekim Peygamberimiz bu hususa şöyle işaret etmiştir:

“Oruç sadece yemeyi ve içmeyi terk etmekten ibaret değildir. Aynı zamanda oruç, çirkin, kötü ve kaba sözlerden uzak durmaktır. Eğer (oruçlu bulunduğun sırada) birisi sana sataşır, sövüp sayar, bağırıp çağırır, kaba ve çirkin davranırsa, ona ’ben oruçluyum, ben oruçluyum’ de” (Münzirî, II, 148, No:4)

Kişiyi haram ve kötülüklerden korumayan oruç amacına ulaşmamış demektir. Peygamberimiz bu hususu şöyle dile getirmiştir:

“Kim yalan sözü ve yalan ile iş yapmayı bırakmazsa Allah’ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur” (Buhârî, “Savm”, 8; Ebû Dâvûd, “Savm”, 25; Tirmizî, “Savm”, 16; İbn Mâce, 21)

Hadis, orucun gayesinin insanın edep ve ahlakını iyileştirmek, onu kötülük ve haramlardan korumak olduğunu ifade etmektedir. Böyle bir oruçtan istenilen sevap da elde edilemez. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.),

“Nice oruç tutanlar vardır ki onların oruçtan nasipleri sadece aç (ve susuz) kalmalarıdır. Nice geceleri namaz kılanlar vardır ki onların namazdan nasipleri sadece uykusuz kalmaktır” (İbn Mâce, 21) buyurmuştur.

Dolayısıyla oruç tutan insan; yalan, yalancı şahitlik, gıybet, iftira, hile, aldatma, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak, iş ve işlemlerinde, söz ve sözleşmelerinde, alım ve satımlarında dürüst ve dosdoğru olmalıdır.

3. ORUÇ ŞEHEVÎ DUYGULARI DİZGİNLER

Oruç kişiyi fuhuş ve edep dışı davranışlardan alıkoyar. Bu hususu Peygamberimiz şöyle ifade etmiştir:

“Evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü (yabancı kadınlara bakmaktan) alıkoyar, tenasül uzvunu (harama düşmekten) korur. Evlenmeye gücü yetmeyen kimsenin oruç tutmasını tavsiye ederim. Çünkü orucun şehveti kıran bir özelliği vardır.” (Buhârî, “Savm”, 10)

İnsanın günah işlemesine genellikle iki şey sebep olur. Biri şehevî arzuları, diğeri dili ve midesidir. Şehevî arzularına, diline ve midesine sahip çıkıp kelime-i şahadeti kalpten söyleyen ve her yönü ile bunun gerekçelerini yapan Müslüman kulluk görevini yapmış, ahirette cenneti kazanmış olur. Peygamberimiz bu hususu şöyle ifade etmiştir:

“Kim diline ve ırzına sahip çıkacağına güvence verirse ben de o kimsenin cennete gireceğine güvence veririm.” (Tirmizî, “Zühd”, 60)

“Allah kimi dilinin ve cinsel organının şerrinden / günah işlemesinden korursa o kimse cennete girer.” (Tirmizî, “Zühd”, 60)

4. ORUÇ SABIR VE İRADE EĞİTİMİDİR

Oruç, nefsin isteklerinden iradî olarak uzak durabilmektir. Bu yönüyle oruç bir irade eğitimidir. Aynı zamanda açlık ve susuzluğun verdiği sıkıntıya dayanma yönüyle de bir sabır eğitimidir. Yüce Allah,

“Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153)

“Sabredenlere ecirleri hesapsız olarak tastamam verilir” (Zümer, 39/10) anlamındaki ayetlerle sabrı teşvik etmektedir. Sabrı öğrenmenin bir yolu da oruçtur. Çünkü

“Oruç sabrın yarısıdır.” (Tirmizî, “Da’avât”, 86)

“Ramazan ayı da sabır ayıdır.” (İbn Mâce, “Taharet”, 43)

“Sabır aydınlıktır.” (İbn Mâce, “Taharet”, 5)

Sabırlı insan bu aydınlıkta yolunu şaşırmaz.

İnsanın hayatta başarılı olabilmesi için iradesine hâkim olması ve güçlükler karşısında dayanabilmesi yani sabredebilmesi gerekir. Nefsin isteklerinin kontrol altına alınmasında, oruç etkili bir yoldur.

Toplum hayatındaki azgınlık ve taşkınlıklar, genellikle insanın nefsanî zevklere düşkünlüğünden kaynaklanır. Bunların başında yeme, içme ve cinsel ilişki gelir. Oruç, insanı nefsanî zevk ve şehvetler peşinde koşturan, nefsine ve halka zulmetmesine sebep olan nefs-i emmâreyi teskin etmenin ilacıdır.

Ayrıca oruç, yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, dolayısıyla onların sıkıntılarını giderme yönünde çaba sarf etmeye vesile olur.

Orucun sağlık açısından pek çok yararları bulunduğu uzman hekimler tarafından ifade edilmektedir. Oruç, bir yıl boyunca çalışan vücut makinesinin dinlenmeye ve bakıma alınması gibidir. Oruç, özellikle mide ve sindirim organlarının dinlenmesi için iyi bir perhizdir. Peygamberimiz,

“Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur” (Münziri, No: 579) buyurmuştur.

Sonuç olarak oruç tutan Müslüman;

— Allah ve Peygambere itaat etmiş ve büyük sevap kazanmış olur.

— Allah’ın verdiği nimetlere şükretmiş ve aç kalanların hallerini öğrenmiş olur.

— Sağlığını korumuş, nefsini terbiye etmiş ve irade eğitimi yapmış olur.

— Sabır ve metanet kazanmış, kötü söz ve davranışlardan korunmuş olur.

— Ahlakını güzelleştirmiş ve imanının bilincine ermiş olur.

— İbadet zevkini tatmış, Allah’ın rızasını ve cennetini kazanma yoluna girmiş olur.

Kaynak: Diyanet Oruç İlmihali

İslam ve İhsan

ORUÇ İBADETİNİN FAZİLETİ

Oruç İbadetinin Fazileti

ORUCUN KELİME İLE TERİM ANLAMI VE ORUÇLA İLGİLİ BAZI TERİMLER

Orucun Kelime İle Terim Anlamı ve Oruçla İlgili Bazı Terimler

ORUÇ NEDİR? ORUÇ İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER

Oruç Nedir? Oruç İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.