Namazın Delili Olan Ayetler

Namazın dayandığı deliller nelerdir? Namazın farz olduğunu bildiren ayetler.

Namazın farz oluşu Kitap, sünnet ve icmâ delillerine dayanır.

NAMAZIN DELİLLERİ

Salât sözcüğü, Kur’an-ı Kerîm’de dua ve namaz anlamında olmak üzere 78 âyette tekil, 5 âyette “salevât” şeklinde çoğul olarak geçer. 3 âyette “namaz kılanlar (musallîn)” şeklinde kullanılır. Diğer yandan 14 âyette çoğul emir sıygasıyla “namaz kılınız.”, 4 âyette tekil olarak “namaz kıl” buyurulurken, 24 kadar âyette, geçmiş zaman sıygasıyla “namaz kılanlar” dan söz edilir. 10 kadar âyette de “sallâ (dua etti, namaz kıldı)” fiili ile yine dua ve namaz konusu yer alır.[1] Pek çok hadiste de benzer sözcüklerle namaza yer verilmesi bu ibadetin önemini ortaya koyar. Biz aşağıda örnek olarak birkaç âyetin meâlini vereceğiz: “Şüphesiz namaz, mü’minlere, vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.” [2] “Oysa onlar, tevhid inancına yönelerek, dini yalnız Allah’a has kılarak O’na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte doğru din budur.” [3] “Namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin mevlânızdır. O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.” [4] “Bütün namazlara ve orta namaza devam edin.” [5]

Sünnetten deliller: Bu konuda rivâyet edilmiş çok sayıda hadis vardır. Bu hadislerden bazıları şunlardır:

“Abdullah İbn Ömer (r.a)’den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka bir ilâh bulunmadığına, Muhammed’in Allah’ın Elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” [6]

Hz. Peygamber, Muaz İbn Cebel (r.a)’i Yemen’e gönderirken, ona şöyle demiştir: “Sen ehl-i kitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları ilk önce Allah’a kulluk etmeye çağır, Allah’ı tanırlarsa, Allah’ın onlara gecede ve gündüzde beş vakit namazı farz kıldığını söyle. Namazı kılarlarsa, Allah’ın onlara, zenginlerinden alınıp yoksullarına verilmek üzere zekatı farz kıldığını söyle. İtaat ederlerse, bunu onlardan al, insanların mallarının en iyisini alma, mazlûmun bedduasından sakın. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur.” [7]

Diğer yandan İslâm ümmeti, bir gün ve gecede beş vakit namazın farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir.

Namazın hicretten önce mirac gecesindefarz kılındığı sağlam haberlerle sâbittir.[8] Enes (r.a)’in naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Mirac gecesinde Hz. Peygamber’e namaz elli vakit olarak farz kılınmış, sonra eksiltilerek beş vakte indirilmiş, sonra şöyle nidâ olunmuştur: “Ey Muhammed! Benim katımda söz değişmez. Bu beş vakit namaz sebebiyle, senin için elli vakit namaz sevabı vardır” [9]

Buhârî ile Müslim’de şu rivâyet vardır:

“Allah Teâlâ mirac gecesinde ümmetim üzerine elli vakit namazı farz kıldı. Ben ise ona müracaat ederek hafifletilmesini istedim. Sonunda namazı bir gün ve gecede beş vakte indirdi.” [10]

Namazın önemini belirten şu iki hadisi de zikredip konuya geçeceğiz: “Namaz dinin direğidir.” [11] “Namazda secde, kulun Allah’a en yakın olduğu haldir.” [12]

Namaz ergenlik çağına gelmiş, akıllı her erkek ve kadın müslümanın üzerine farzdır. Fakat yedi yaşına gelmiş olan çocuklar da namaz kılmakla emredilir. On yaşına geldikleri halde namaz kılmazlarsa, eğitim amacıyla hafifçe dövülebilirler. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza yedi yaşında namaz kılmalarını emredin, on yaşına girince bundan dolayı dövün ve o yaşta yataklarını ayırın.” [13]

Bir günle gece içinde farz olan namazların sayısı beştir. Yalnız adak, vitir veya bayram namazları vâcip hükmündedir. Bir bedevî ile ilgili olarak rivâyet edilen şu hadis beş vakit farz namaza delildir: Allah’ın Elçisi şöyle buyurur: “Bir gün bir gecede farz olan namazlar beştir.” Orada hazır bulunan bir bedevî; “Benim üzerimde bundan başka bir borç var mıdır?” diye sorunca, Allah’ın Rasûlü şöyle cevap vermiştir: “Hayır kendiliğinden nâfile olarak kılarsan bu müstesnâdır.” [14] Bunun üzerine bedevî; “Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki, bundan ne fazla ne de eksik yaparım” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: “Eğer doğru söylüyorsa bu adam kurtulmuştur.” [15]

Dipnotlar:

[1] M. Fuad Abdülbâkî, el-Mu’cemu’l-Mufehres li Elfâzı’l- Kur’an’i’l-Kerîm, “Salât”, “Sallâ”, “Kâme” ve “Ekâme” maddeleri. [2] Nisâ, 4/103. [3] Beyyine, 98/5. [4] Hac, 22/78. [5] Bakara, 2/238. [6] Buhârî, İmân, 1, 2; Müslim, İmân, 19-22. [7] Buharî, Zekât, 41, 63, Megâzî, 60,  Tevhîd, 1; Nesâî, Zekât, 1; Dârimî, Zekât, 1. [8] Buhârî, Salât, 1; Müslim,İmân, 263. [9] Tirmizî, Salât, 45; Nesâî, Salât, 1, A. İbn Hanbel, III, 161, IV, 208, 209. [10] Buhârî, Salât, 1; Müslim, İman 263; İbn Mâce, İkâme, 194; A. İbn Hanbel, V, 144. [11] Tirmizî, İmân, 8; A. İbn Hanbel, V, 231, 237. [12] Müslim, Salât, 215; Nesâî, Mevâkît, 35. [13] Ebû Dâvud, Salât, 26; A. İbn Hanbel, II, 180, 187. [14] Buhârî, İmân, 34, Savm, 1, Şehâdât, 26; Müslim, İmân, 8; Ebû Dâvud, Salât, 1. [15] Buhârî, İmân, 34; Şehâdât, 26; Müslim, İmân, 8, 10, 15, 17, 18; Ebû Dâvud, Salât, 1.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NAMAZIN DAYANDIĞI DELİLLER

Namazın Dayandığı Deliller

NAMAZLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Namazla İlgili Ayetler ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.