Muhammed Suresi 12. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Muhammed Suresi 12. ayeti ne anlatıyor? Muhammed Suresi 12. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Muhammed Suresi 12. Ayetinin Arapçası:

اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ

Muhammed Suresi 12. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah, iman edip sâlih ameller yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirecektir. İnkâr edenlere gelince, onlar dünya zevklerinin peşine düşerler ve hayvanlar gibi yiyip içerler. Oysa onların âhirette varacakları yer, ateştir.

Muhammed Suresi 12. Ayetinin Tefsiri:

Allah, mü’minlerin dostu olduğu için onları dünyada yardımcısız bırakmayacak, âhirette de onları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir. Mü’min cennetteki evini, eşini, hizmetçilerini dünyadaki evinden, eşinden ve hizmetçilerinden daha iyi tanıyacaktır. Cuma günü camiden dönen müslüman evini nasıl tanırsa, mü’min cennetteki yerini ondan daha güzel tanıyacaktır. Kâfirlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı bulunmadığından, dünyada, rızkı kimin verdiğini ve bunun karşısında kendilerinden ne istediğini hiç hesaba katmadan, hayvanlar gibi bir müddet yiyip içseler de öte dünyada cehennemi boylayacaklardır.

Ebû Muhammed Tüsterî (r.h.) der ki:

“Hayatın tadı dört şekilde alınır:

  İbâdet ve taat: Bu meleklere mahsustur.

  İlim ve vahyi beklemek: Bu peygamberlere mahsustur.

  Uymak, ittiba etmek: Allah’ın emrine uymak ve Peygamberimiz (s.a.s.)’in izinde yürümek. Bu da sıddîklar zümresinin hâlidir.

  Yemek, içmek: Bu da yukarıda sayılan üç zümrenin dışındakiler içindir. O üç zümreye dâhil olmadıktan sonra ister âlim, ister câhil, ister âbid, ister zâhid olsun hep işleri yemek ve içmektir. Bunlar için hayat başka türlü değildir. Peygamberler yemek, içmek işini zarûrî olarak yerine getirirler. Sıddîklar zümresi sırf ibâdeti ayakta yapabilmek için yer ve içerler. Diğer mü’minler sadece normal gıdalarını almak için yer ve içerler. Bundan ötesi ise hayvanlara mahsus gıda alma şeklidir.” (Velîler Ansiklopedisi, I, 255)

Bütün bu gerçekler dikkate alındığında ey Rasûlüm ve ey mü’minler! Üzülmenize hiç gerek olmadığı gibi, sizi bekleyen tarifi imkânsız nimetlere erişmek için de elinizden gelen gayreti göstermelisiniz:

Muhammed Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Muhammed Suresi 12. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.