Mısır’da Kullanılan Türkçe Kelimeler

Mısır’da halk dilinde kullanılan yüzlerce Türkçe kelime bulunuyor.

Türkler ile Mısırlılar arasında Hicri 3’üncü yüzyıldan itibaren başlayan yakın ilişkinin köklü etkileri, Mısır lehçesinde hala sıklıkla kullanılan çok sayıdaki Türkçe kelimelerle yakından hissediliyor. Mısır'da telefonla aradığınız kişi ya da yol sorduğunuz birinden “efendim” şeklinde bir karşılık almanız işten bile değil.

Orta Asya’dan gelen Türkler tarafından 868 yılında Mısır’da kurulan Tolonoğulları Devleti’nden bu yana iki halk arasında devam eden yakın temas, Ammiyye el-Masriyye olarak bilinen fasih Arapçadan türemiş pratik konuşma diline (Ammice) yüzlerce Türkçe kelimenin girmesine neden oldu.

Mısır lehçesinde erkek ve kadın isimleri, lakaplar, yer adları, sıfatlar ve askeri rütbeler gibi çok sayıda Türkçe kelime bulunuyor.

Görüşüne başvurduğumuz Ayn eş-Şems Üniversitesi Türk Dili Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ahmed en-Necm, Türkçe kelimelerin Mısır Ammicesine geçmesinde, Türkler ve Mısırlılar arasında Hicri 3’üncü yüzyıldan itibaren başlayan yakın ilişki ve Türklerin yanında çalışan Mısırlıların önemli bir rol oynadığını ifade etti.

Suhac Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Osmanlı Medeniyeti Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Muhammed Abdulati ise Türkçe’nin Mısır’da Fasih Arapça’yı da etkilemediğini söyledi.

AMMİCE NE DEMEK?

Ancak Abdulati, Mısır sokağındaki konuşma dili olan Ammice’nin Türkçe’den çok sayıda kelime aldığını ve bu kelimelerin ülkede hala oldukça yaygın bir şekilde kullanıldığını dile getirdi.

MISIR AMMİCESİNDEKİ TÜRKÇE KELİMELER

İnci, Nazlı, Mürüvet, Gülbahar, Ayten ve Şirin gibi bayan isimlerinin yanı sıra Yılmaz, Neşet ve Şevki gibi erkek isimleri de Mısırlılar arasında hala kullanılıyor.

Antepli, arabacı, postacı, sofracı, temelli, tembel ve nöbetçi kelimelerini de Mısır’ın hemen tüm şehirlerinde duymak mümkün.

Mısırlıların “başa” olarak telaffuz ettikleri “paşa” lakabı da ülkede en yaygın şekilde kullanılan Türkçe kelimelerin başında yer alıyor. Paşanın çoğulu olarak ise paşalar anlamında “başavat” kelimesi kullanılıyor.

Ayrıca abi, abla ve teyze gibi akrabalarla ilgili terimlerin yanı sıra “hanım” sıfatı da en fazla duyulan kelimelerden bazısı. Hanım kelimesine bir de çoğul üreten Mısırlılar, hanımlar anlamında “havanım” diyor.

Mesleki alanda da başmühendis ve hekimbaşı gibi içinde “baş” ekinin bulunduğu kelimeler dikkati çekiyor. Onbaşı, yüzbaşı ve binbaşı gibi rütbeler de Mısır ordusunda hala kullanılmaya devam ediyor.

MISIR MUTFAĞINA GİREN TÜRKÇE KELİMELER

Yiyeceklerle ilgili olarak ise şiştavuk, türlü yerine “türli”, pastırma yerine “bastırma” ve poğaça yerine kullanılan “boğaca” kelimeleri dikkati çekiyor.

Döner anlamında kullanılan çevirmek fiilinden türetilen “Şavirme”yi Mısır’ın her yerinde yiyebilirsiniz.

DEVRİMİN İKİ KARŞIT KELİMESİ TÜRKÇE 

Mısır’da Hüsnü Mübarek dönemini sona erdiren 25 Ocak Devrimi’nde sıkça dillendirilen ve en fazla öne çıkan iki kelime “Tahrir Meydanı” ve “Baltacılar” Türkçe kökenli.

Devrimin sembolü olan “Meydan et-Tahrir”deki meydan kelimesi Türkçe. Ne tesadüftür ki devrimci gençlere saldıran karşıt gruplara verilen haydut ve eşkıya anlamındaki “baltacı” kelimesi de Türkçe.

TÜRK KAHVESİ YAP OSMANLİ OLSUN!

Mısır’da Kahve Türki yani Türk kahvesi oldukça yaygın ve çok da sevilerek içiliyor. Ancak kahveyi isterken “Osmanli” demeniz önemli.

Çünkü Osmanli demezseniz kahveyi cam bardakta içmek zorunda kalabiliyorsunuz. Kahveyi fincanda içmek istediğinizi belirtmek için “Osmanli” demeniz gerekiyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.